Güncel

10 ayda 255 kadın Cinayeti

H. Merkezi: İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, 10 Aralık İnsan Hakları Günü’nde yaptığı basın açıklamasında, Türkiye’de 2014 yılının ilk 10 ayında 255 kadının cinayete kurban gittiğini söyledi.

İzmir Adliyesi Baro Birimi’nde, Baro İnsan Hakları Komisyonu üyeleri ile birlikte basın açıklaması yapan Aydın Özcan, Türkiye’de 214 yılının ilk 10 ayı içerisinde 255 kadının öldürüldüğünü açıkladı.

“Kadın cinayetleri, erken ve küçük yaşta zorla yaptırılan evlilikler ise kadın hakları konusunda ana gündemi oluşturmaya devam etmektedir” diyen Özcan şöyle devam etti: “2014 yılının ilk 10 ayında öldürülen kadın sayısı 255’e ulaşmıştır. Bu kadınlar; eş, sevgili, kardeş, baba gibi değişik sıfatlar taşıyan erkekler tarafından öldürülmüştür. Kadın cinayetleri karşısında siyasal iktidarın cinsiyet temelli ayrımcılık içeren söylem ve eylemleri nedeni ile kadına yönelik şiddet hayati bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir. Adli koruma altında iken öldürülen kadınların varlığı, devletin doğrudan sorumluluğunu gündeme getirmektedir. Etkin soruşturma mekanizmalarının oluşturulmamış olması kadına yönelik şiddette suçlular açısından önleyici ve caydırıcı yargılama faaliyetleri yoksunluğunu göz önüne sermektedir. 25 Kasım 2011 tarihinde Kadın Hakları Danışma ve Hukuk Araştırma Merkezini kuran İzmir Barosu, şiddet mağduru kadınlara hukuksal destek vererek cinsiyet temelli şiddete karşı mücadele de önemli adımlar atmaktadır” dedi.

İnsan haklarının anayasası olarak tanımlanan ‘İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin dil, din, renk, cinsiyet ve sınıf farklılığı gözetmeksizin tüm insanların sadece insan olmalarından kaynaklı eşit, özgür ve onurlu yaşama hakkına sahip olduğunu belirten Özcan, İç Güvenlik Yasa Tasarısına da değindi. Özcan, “Kamuoyunda İç Güvenlik Yasa Tasarısı olarak tartışılan düzenleme ile siyasal iktidar, özgürlük ve güvenlik kavramlarını adeta karşıt kavramlar olarak sunmakta, anayasa ve uluslar arası sözleşmelerle koruma altına alınan temel insan hak ve özgürlüklerini yok saymakta, siyasal rejimi demokratik hukuk devletinden polis devletine dönüştürmeye yönelik çabalarının önünü açmak istemektedir. Polise verilen olağanüstü yetkiler nedeniyle gözaltında işkence ve kötü muamele uygulamalarının önü açılacak. Dinleme, gizli soruşturmacı kullanma ve teknik takip yetkilerinin genişletilmesi nedeniyle hukuka aykırı kanıt yaratma bir uygulama haline gelecek. Arama için belirsiz ‘makul şüphe’ kavramıyla kişi özgürlüğü ve güvenliği yargısal denetim dışı bırakılacak. Soruşturma sırasında el koyma yetkisi genişletilecek. Gerçek ve tüzel kişi mal varlıklarına keyfi surette el konulabilecek, avukatların soruşturma dosyasına erişim hakkı gizlilik kararlarıyla engellenerek savunma hakkı sınırlandırılacak. Özel yetkili mahkemeler ‘ihtisas mahkemeleri’ adı altında yeniden kurularak siyasal iktidar kendi yargısını yaratma faaliyetine kaldığı yerden devam edecektir” dedi.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu