İstismara uğrayan çocuğa “muayene” işkencesi
Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi, 2009 yılında cinsel istismara uğrayan 13 yaşındaki kız çocuğunun, rapor alınması için zor kullanılarak Adli Tıp Kurumu’na götürülmesine karar verdi.
Diyarbakır’da 2009 yılında, polise başvuran 13 yaşındaki M.K.’nın ailesi, kızlarının ekmek almak için evden çıktığını ve bir daha geri dönmediğini bildirdi. Şikayet üzerine araştırma yapan polis, bir gün sonra kentin merkezi yerinde M.K.’yı bularak Çocuk Şube Müdürlüğü’ne teslim etti. İfadesi alınan M.K., evden çıktıktan sonra internet kafeye gittiğini belirterek, “Okulumun yanındaki parkta biriyle tanıştım. Bu kişi yanımdan ayrılarak, bir süre sonra S. isimli biriyle geri geldi. Sonra S. beni bir binanın çatı katına götürdü…” dedi.
CİNSEL İSTİSMAR RAPORLA TESPİT EDİLDİ
İfadesi alınan M.K., daha sonra Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesine gönderildi. Alınan raporda, cinsel ilişkinin gerçekleştiği, ancak M.K.’nin bakire olduğu tesbit edildi. Olayın Cumhuriyet Savcısı’na bildirilmesi üzerine, şüpheli hakkında ‘Küçük yaşta kız çocuğuna cinsel istismar ve zorla alıkoyma’ iddiasıyla soruşturma başlatıldı. M.K., yapılan işlemlerin ardından ailesine teslim edilirken, polis şüphelinin yakalanması için çalışmalara başladı. Bir süre sonra Asayiş Şube Müdürlüğü’ne götürülen M.K., sabıkalılar albümünden şüpheli S.T.’nin fotoğrafını teşhis etti.
Daha sonra Diyarbakır Adli Tıp Kurumu’na sevk edilen M.K.’nın, travma sonrası stres bozukluğu yaşadığı ve ruh sağlığının bozulduğu belirtilerek, Çocuk Psikiyatrisi Kliniği’ne sevk edilip, rapor aldırılması istendi.
SPERM ÖRNEKLERİ UYUŞTU
Soruşturma kapsamında, polis cinsel saldırının gerçekleştiği yerde olay yeri incelemesi de yaptı. Olay yerinde bulunan koltuk örtülerine ve M.K.’nin iç çamaşırlarına el koyan polis, incelemek için Kriminal Laboratuvara gönderdi. İncelemede koltuklardan alınan bez parçaları ve M.K.’nın iç çamaşırlarında sperm örnekleri tespit edildi. Bu arada polis tarafından yakalanan S.T., çıkarıldığı mahkemece tutuklandı. Cezaevine gönderilen S.T.’den kan, tükürük ve sperm örnekleri alınarak, ele geçirilen delillerle karşılaştırıldı. Delil incelemesi sonucunda, mağdurenin iç çamaşırlarından alınan örneklerle, S.T.’den alınan örneklerin birbiriyle biyolojik uyum sağladığı tespit edildi.
30 YILA KADAR HAPİS CEZASI İSTENDİ
Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı hazırladığı iddianamede 21 yaşındaki S.T.’nin ‘mağdurun beden ve ruh sağlığının bozacak şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı’ ve ‘cinsel amaçlı, çocuğa karşı, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’ suçlarından 30 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını istedi. İddianamenin Diyarbakır 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edilmesinin ardından, S.T.’nin yargılanmasına başlandı.
Davanın ilk duruşmasında ifadesi alınan S.T., mağdurun yaşının küçük olduğunu bilmediğini belirterek, “Vücut yapısı öyle görünüyordu. Kendisi bana yaklaştı. Ben cinsel istismarda bulunmadım. Zorla veya tehditle istismarda bulunmadım” dedi.
Duruşmada pedagog ve kamera eşliğinde ifadesi alınan M.K., “Sanık beni zorlamıştı. Evleneceğimizi ve beni İstanbul’a götüreceğini söyleyerek, ikna etti. Bu şekilde 2 saat arayla, iki kez ırzıma geçti” diye konuştu.
SOL KOLU MÜHÜRLENEREK SEVK
Mahkeme 2010 yılındaki ilk duruşmada, mağdurenin tam teşekküllü devlet hastenesine sol kolu mühürlü olarak sevk edilip, fiili livata ile ilgili bulgu olup olmadığına ilişkin rapor aldırılmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca mağdurenin Dicle Üniversitesi Çocuk Psikiyatri uzmanına sevk edilerek, beden ve ruh sağlığının bozulup, bozulmadığına ilişkin kurul raporu aldırılmasına hükmetti. İstenen raporlar alındı.
Mahkeme, bu aşamalardan sonra mağdurenin yeniden Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne sevk edilerek, cinsel istismara maruz kalıp, kalmadığı, fiili livata bulgularının bulunup bulunmadığının da tespit edilmesini; ayrıca mağdurenin kızlık zarının bozulup, bozulmadığına ilişkin de rapor alınmasına hükmetti.
Daha önce cinsel istismar olayı ile ilgili olarak Diyarbakır Devlet Hastanesi, Çocuk Hastanesi, Kadın Doğum Hastanesi ve Adli Tıp Kurumu’na defalarca giden M.K.’nın ailesi ise, kızlarının psikolojisinin daha fazla bozulmaması için başka bir şehire yerleşti. Tıp Fakültesi’nden istenen ikinci işlemleri yaptırmadı.
SANIK TAHLİYE EDİLDİ, MUAYENE İŞKENCESİ SÜRÜYOR!
Mahkemenin muayene konusunda ısrarını sürdürmesi üzerine Cumhuriyet Savcısı, polis merkezine talimat yazarak mağdure M.K.’ya davetiye çıkarılıp, rapor alınması için hastaneye götürülmesini istedi. Sanık S.T., 2 yıllık tutukluluktan sonra tahliye edilirken, mahkeme mağdurenin raporlarının alınması için İstanbul Adli Tıp Kurumu 6’ncı İhtisas Dairesi’ne gönderilmesine karar verdi.
Adli Tıp Kurumu Diyarbakır Şube Müdürlüğü’nce hazırlanan raporda ise, mağdurenin Diyarbakır Devlet Hastanesi, Kadın Doğum Hastanesi, Adli Tıp Şube Müdürlüğü ve Çocuk Hastanesi’nde muayene edildiği belirtildi. Raporda, olaydan hemen sonra yapılan muayenede kızlık zarının sağlam olduğu, ancak bir yıl sonra Devlet Hastanesi’nde yapılan muayenede doğal çentik tespit edildiği belirtildi. Raporda, aradaki çelişkinin giderilmesi için mağdurenin tekrar muayene edilmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu 6’ncı İhtisas Dairesine sevk edilmesi istendi.
MAĞDURE ADLİ TIP’A GİTMEK İSTEMEDİ
Duruşmaların devam ettiği sırada mahkemeye yazı gönderen Savcılık, M.K.’nın rapor alınması için Adli Tıp Kurumu’na gitmek istemediğini belirtti. Bunun üzerine duruşmada söz alan mağdurenin avukatı Gevriye Atlı, “Müvekkilim Adli Tıp Kurumu’na gitmek istememektedir. Psikolojik durumu buna müsait değildir. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edilmesi için 15 gün uğraşılmıştır. Oradan bu konuda rapor verilmiştir. Diyarbakır Adli Tıp Kurumu da bu konuda rapor verdi. Bunlarla yetinilmesini istiyoruz” dedi.
MAHKEME,”POLİS ZORUYLA GÖTÜRÜN”
Mahkeme ise karar verilebilmesi için Adli Tıp Kurumu’ndan rapor aldırılmasının zorunlu olduğunu gerekçe göstererek, mağdurenin gitmek istememesi durumunda polis zoruyla sevk edilmesine karar verdi. Mahkeme, mağdure ve ailesini zorla götürmeyen kolluk görevlileri hakkında da suç duyurusunda bulunulacağını belirtti. Bunun üzerine Savcılık mağdurenin zorla muayeneye götürülmesi için ailesinin yaşadığı yerin Emniyet Müdürlüğü’ne talimat yazdı. Talimata gönderilen cevapta, mağdurenin evine gidildiği ve muayeneye gitmek istemediğinin tutanak altına alındığı belirtildi.
Mahkeme, davanın son duruşmasında, mağdurenin yaşadığı yerin Cumhuriyet Savcılığı’na yeniden talimat yazarak, M.K.’nın gerektiğinde zor kullanılarak muayeneye götürülmesini istedi. Mahkeme, mağdurenin beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığına ilişkin raporun beklenmesi için duruşmayı erteledi.
Kaynak: Demokrat Haber