“Şiddet görmüyorum diyen kadın var mı?”
Dersim Ovacık’ta yürüttüğümüz YDK köy çalışmaları devam ediyor. Festival çalışmalarıyla birlikte yaptığımız 5 günün ve ara ara yaptığımız toplantılarla yaptığımız değerlendirmeler ışığında kadınlarla tartışmaya ve biraraya gelmeye devam ediyoruz.
İlk planlama ile festival çalışmaları ile ortaklaştırdığımız çalışmalar bizim açımızdan tartışılan konuların kadın yüzünü ortaya çıkarırken, diğer taraftan köylerde aldığımız tepkilerle bir tarama niteliğinde olacağını düşünülmüştü.
Keza öyle de oldu. Genel çalışmaya kadın vurgusu yapmak ve kadınlarla oluşturulan başlıklar altında tartışma yürütmek oldukça iyi oldu. Pek çok evde kadınların fazla olması, bizlerin eksikliklere rağmen kadın sorunundan başlamamız, kadınları muhataplık noktasında önemsediğimizi göstermemiz, politik gündemleri kadınlarla gerek göz teması, gerek tartışmalar sırasında kurduğumuz diyalogla tartışmamız oldukça önemli bir yerde durmaktadır.
Tartışmalar sırasında kadınların evde özellikle bir erkek ya da eşinin annesi, yengesi, kendi annesi varsa daha az tartıştığı, daha rahatsız hissettiği gözlemlenirken, diğer taraftan söz konusu daha “politik” bir gündemse örneğin, cumhurbaşkanlığı seçimleri ise tartışmaya daha uzak durdukları görülüyordu. Bunda kendilerini özne görmemek, erkek egemenliğinin kadınlara politika yapma alanı bırakmadığı gerçeği ile birlikte hayatlarına daha az değen bir konu olması etkili olmaktadır. Kendi yaşamları, yaşadıkları sorunlarla ile söze başladığında, kadınların yaşadıkları konular açıldığında daha aktif söze girdikleri görülüyordu.
Politik gündemlere dair bazı evlerde erkeklerin pek çok politik güncel bilgiye vakıf olduğunu düşünen tavırları kadınlar açısından daha az geçerliydi, yani kadınlar daha fazla dinlemeye açık, tartışma kültürü ile karşıdakini dinleyen, fikirlerini bu şekilde açık açık dile getiren bir tutum sergilemeleri, Dersimli kadınların olumlu politik tutumlarındandır diyebiliriz.
“Kadın olmak zor”
Yine kadın sorununa dair yürütülen tartışmalar sırasında sorunu “kadın sorunu” veya başka bir tanımla dile getirmeseler de, “kadın olmak çok zor, daima daha fazla eziliyoruz, biz kadınların işi hiç bitmez, biz daha çok çalışıyoruz” vb. cümlelerle kadın kimliklerinden doğru yaşadıkları sorunları dile getirmeleri her ne kadar çözüm noktasında bazen umutsuz, bazen bir önerileri olmasa da politik olduklarını ve açık olduklarını gösteren bir durumdur.
5 günlük tarama şeklinde düşündüğümüz süreç içerinde organize ettiğimiz ve Ovacıklı kadınların pek çok tartışmada bazen “Bizim eşimiz dövmüyor, bizi şiddet görmüyoruz” ya da fiziksel şiddeti daha az görmelerine rağmen psikolojik, cinsel, ekonomik şiddet türlerini ne kadar fazla gördüğünü gösteren tartışmalarla birlikte bunlara ses çıkarmak adına koyduğumuz kadın cinayetlere karşı eylem oldukça önemli bir yerde durmaktadır.
Eylemin Ovacık’ta ilk defa sadece kadınların yaptığı bir yürüyüş şeklinde olması (8 Mart’ta erkekler arkada yürümüş), farklı, kadınların yaşamlarına değen sloganların atılması ile oluşan coşku ile iyi bir eylem oldu.
Ovacıklı kadınlar imzası ile düzenlenen eylemde YDK olarak yoğun bir emek harcadığımızı söylememiz gerekir. Gerek ön çalışmalar sırasında pek çok yerde çıkardığımız bildirileri dağıtarak, gerek temas kurarak çağrılar yaptığımız eylem, çalışmalarımızın önemli bir parçası oldu. Sonrasında yapılan etkinlikte ile devam ettirdiğimiz bu çalışma ile ilk 5 gün olan birinci bölümü tamamlanmış oldu.
“Şiddet görmüyorum diyen kadın var mı?”
İkinci bölümde festival genel çalışma grubu ayrılırken bizler Yeşilyazı köyünde YDK çalışmalarımıza devam ettik. Gerek ulaşım sıkıntısı gerek sinevizyon gösterimi gibi etkinlikler sırasında kullanılan materyal (bilgisayar, sinevizyon aleti) sıkıntılarla birlikte kadın kadına olmanın verdiği özgüven ile çalışmalarımıza devam ettik.
Kadın çalışmalarımız sırasında kadınların erkeklerin olmadığı bir ortamda daha rahat olduğu, yaşadıkları sıkıntıları taciz vb. konuları daha rahat açtıkları görülürken bu sorunları paylaşırken ya da bizler sorular sorarken aynı rahatlık içinde olduğumuzu söylemek gerekir.
Yeşilyazı köyünün daha önce etkinlikler yapılan bir yer olması ve bizim önceki gün gelmiş olması aynı zaman sayımızın fazla olması köyde bir ilgi uyandırdı gittiğimiz andan itibaren. Kadınların sohbete ve yapılacak film gösterimine ilgileri yüksekti. Bunun nedenini az önce sıralarken kadınların bir araya gelecek sosyal alanlarının olmaması, birlikte tartışmaya konuşmaya duydukları ihtiyacı söylemek gerekir.
Keza etkinlik sırasında yaşanan teknik aksaklık nedeniyle filmi kapattığımız kadınlar “valla böyle daha iyi oldu sohbet edelim” ya da “gidecek değiliz şimdi bir çay içelim konuşalım” diyerek gitmek istemediklerinden görülmekteydi.
Tartışmalar sırasında YDK’lı kadınlar daha çok yönlendirme ya da yer yer soru soran pozisyondayken kadınların kendi aralarında tartışmaları bir birlerini pek çok konuda ikna etmeye özellikle kadına yönelik şiddet konusunda her kadının şiddet gördüğünü belirten kadınlar verimli bir tartışma yürütmüş oldu.
Örneğin “şiddet görmüyorum diyen kadın var mı” sorusuna el kaldıranın bir kadın tartışmalar sonunda “ben şiddet derken dayaktan bahsetmiştim, yoksa bende bahsettiğiniz psikolojik şiddeti görüyorum” diyerek ikna olması buna güzel bir örnekti.
Tartışmalara damgası vuran vurgu kadının bir şekilde şiddet gördüğü ve bunu sakladığın kısmı olurken, çözüme dönük tartışmalarda yürütüldü. Sık sık çözüm yaşanan sorunların taciz, şiddet gibi konuların saklanmaması ve üstünün örtülmemesi şeklinde oldu.
Çalışmalar devam ederken bizler açısından pek çok anlamda önemli kazanımlar ve deneyimler bırakacağını düşünmekteyiz. Gerek yerel çalışmayı güçlendirici tartışmalar gerek değerlendirme ve eğitim çalışmaları şeklinde devam edecek.
Dersim’den bir YDK’lı