“Yoldaşlar, hevaller, kirveler; ‘Onur Yürüyüşü’nü de mi görmediniz!”
Kars Homofobi ve Transfobi Karşıtı Platform aktivisti Ozan Uğur‘un devrimci, demokrat ve yurtsever kurumların LGBT meselesine bakışına ilişkin dostane eleştirisini ve beraberinde dikkatimize sunduğu “2014 LGBT Panoraması“nı sizlerle paylaşıyoruz:
“Yeni bi yıl gelirken birçok muhalif, devrimci, sosyalist veya yurtsever yayın, 2014’ün panoramalarını hazırlayıverdiler. Ben de şöyle bi göz atayım dediydim ki,beklediğimi buldum: Birçokları LGBT’leri görmemişti!
Hayır olmadı, Onur Yürüyüşü’nü koyaydınız. “Önce işçi sınıfı” dersiniz; “17 Mayıs Homofobi ve Transfobi Karşıtı Yürüyüş” Soma’ya adandı. Hatta orda sevgilimle öpüşürken çekilen fotoğrafımın altına girip “Ahlaksızlar, sosyalizmin içini boşaltıyorsunuz; işçilerle eşcinselliğin ne alakası var” gibi birçok da yorum yapıldı, Kaos GL’nin facebook sayfasında. Yani haberdar olmamak mümkün değil. Hatta bir Soma işçisi “eşcinsel” diye yaftalanıp, homofobik gazetelerde resimleri bastırılıp da; “Bu zaten ahlaksız, muhaliflerin hepsi ibne” diyerek bir şeylerin içi boşaltılmaya çalışıldı.
E hadi bunu da görmediniz de; yahu sevgili yoldaşlar, arkadaşlar, hevaller, kirveler koskoca binlerce kişilik “Onur Yürüyüşü” yapıldı. Birçoklarınız oradaydınız. E 1 Eylül eylemleri konulmuş o panoramalara da, Türkiye ve Kürdistan’ın o kadar ilinde biz de alanlara çıktık yahu! Ellerimizde bayraklar, dillerimizde zılgıtlarla “barış“ı haykırdık. 1 Mayıs’ta da alanlardaydık. Hatta mesela Antep’te ZeugMadi LGBT‘nin “Polis fuhuş yap onurlu yaşa” dövizine polis saldırıp yırttı. Sonra yılın en kalabalık son eylemi olarak benim katıldığım eylem, sendikaların Ankara’da düzenlediği merkezi mitingdi. Oraya da Kaos GL Sendikal Çalışma Grubu olarak katıldık ve hatta sonra koskoca bir Ayrımcılık Karşıtı Sempozyum düzenledik.Sonra CHP’li Şişli Belediyesi’nde çalışan Boysan arkadaşımız belediye binasında saldırıya uğradığı için basın açıklaması yaptık mesela. Diyarbakır’da görülen Roşin Çiçek‘in davasında saldırıya uğradık. Ölüm tehditleri aldık da; BDP çalışanları sağ olsun, bizi mahkeme salonundan çıkardı güvenli biçimde. Gazetelerin muhabiri olan arkadaşlarımız da oradaydılar.
Bunların dışında, zaten çoğu yayın organının görmediği nefret suçları gerçekleşti. İntiharlar, cinayetler, şiddetler yine aldı başını gitti artarak. Sene sonuna doğru gelirken de, ba(ğ)zı gazetelerde birtakım yazılar okuduk. LGBT hareketi ve diğer bütün hareketlerin, kaderini işçi sınıfıyla birleştirmemeleri durumunda, nihai sonuca ulaşılamayacağını ifade eden dair bir yazının yazarına yazdım dayanamayıp. Çokça da değer verdiğim birisidir. Düşüncelerinin genel anlamda Türkiye ve Kürdistan’da Marksizm düşüncesinin anlaşılmasına yardımcı olduğuna inandığım birisi kendisi. Henüz cevap vermedi. Verirse bir şekilde derler toparlar onu da yayınlatmak isterim. Neyse, konu şu ki LGBT örgütleri bir şekilde sınıfın yanında olmaya çalışıyor, en azından o an için bir eylem yapamasalar bile sözlerini söyleyip yayın organlarında yayınlıyorlar da; bu çok “devrimci” yayın organları şu sene sonu almanaklarında neden bir LGBT eylem veya etkinliğini görmüyor? Biraz önce bahsettiğim yazının sahibine şunu demiştim: “...Benim gözümde işçiler olmaksızın hiç bir şey olmayacak. Ancak aynı zamanda LGBT’ler ve kadınlar olmaksızın da ancak erkek bir sosyalizm kurulacak ve bu bizlerin cehennemi olacak.”
Yıl içerisinde acı tatlı onlarca toplumsal olay yaşandı, almanaklarda yer verildi ya da verilmeye çalışıldı. Basılı yayınlarda yer problemi bile oldu belki. Ancak bir tane dahi LGBT eyleminin yer almaması, bu mücadelenin çok da ciddiye alınmadığını hissettirdi bana. Bu yılki Onur Yürüyüşümüzün teması ise “temas” idi. Demek ki, yeterince temas yok aramızda. Bu kadar uzak durmasak da, biraz temas etsek diyorum hani şu yeni yılda. LGBT’leri almanaklarda görmemenin, tek zoruma giden yanı bu oldu. Temas talebimizin yıl içinde görülüp de, yıl sonuna gelindiğinde havada kalması üzücü bir şey. Ya emeğimiz emekten, canımız candan sayılmamış; ya da çok önemsenmemiş hissi yaratıyor şu durum. Can sıkıcı yani…
O zaman ben size kısa bir LGBT almanağı yapayım: Bu yıl da bir sürü kötü olay yaşadık. Ama Roşin’in katilleri cezalandırıldı, belediyeler ilk açık trans ve eşcinsel çalışanlarıyla buluştu. Yine alanları terk etmedik, seçim sürecinin birebir takipçisi olduk ve kazandık. Öldürülen ya da şiddet gören arkadaşlarımıza daha güçlü sahip çıkmayı öğrendik. Yardıma muhtaç arkadaşlar için “trans misafirhanesi“‘ni güçlendirdik. Onurumuz ve varlığımız için, binler olup Taksim’e aktık; Munzur’a ve onurumuza sahip çıkmak için Dersim sokaklarını gökkuşağına boyadık. Barış için alanları doldurduk, sendikalarımıza ve işlerimize sahip çıkmak için ise salonları doldurduk. Rojava için bir araya geldik, sokak hayvanları için kolları sıvadık… Kısaca aramızdan ayrılanlar, saldırıya uğrayanlar, işinden olanlar olsa da; bu yıl birbirimize sahip çıkmak ve gerçek bir özgürlük adına mücadeleyi daha da büyüttük. Mücadelemizin 21. yılında “More than comrades”.
Yeni yıl “yeni bir cehennem” yerine, daha duyarlı olarak tüm ezilenler için eşit ve özgür bir dünya yaratmak isteyenlerin birlik ve mücadele yılı olsun.”