AİHM, Türkiye’yi gözaltında işkence ve cinsel tacizden kaynaklı tazminata mahkum etti
H. Merkezi: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi , iki kadın başvurucunun işkence ve cinsel şiddet iddiasını ciddi bularak Türkiye’yi 45 bin Avro tazminata mahkum etti.
“İşkence” başvuruların ötürü AİHM sicili oldukça kabarık olan Türkiye, bir kez daha “etkin soruşturma yürütmemesi” nedeniyle tazminata mahkum edildi. İki ayrı kadın başvurucunun gözaltı sürecinde yaşadıkları fiziksel ve cinsel işkenceye ilişkin başvurusunu değerlendiren AİHM; Türkiye’nin işkence iddialarını yeterli bir biçimde soruşturmaması sebebiyle AİHS’in 3. Maddesini ihlal ettiğine hükmetti.
Kadın başvuruculardan ilki 1999 yılında “yasa dışı örgüt üyeliği” suçlamasıyla gözaltına alınan A.S.E.’di. Başvurucu 4 günlük gözaltı süresince tecavüz tehdidine maruz bırakıldığını ve kıyafetlerinin çıkarıldığını beyan ederek kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak birçok işkence dosyasında olduğu gibi, A.S.’nin şikayeti de takipsizlik kararı ile sonuçlanmış ve üst mahkemeye başvurusu da reddedilmişti. Hak ihlalini AİHM’e taşıyan A.S., işkenceyi bizzat gerçekleştirdiği ve sonraki süreçte soruşturmadığı için Türkiye’yi 45 Bin Avro ödemeye mahkum etti.
Bir diğer kadın başvurucu olan D.A. da broşür dağıtımı sırasında gözaltına alındığını, gözaltı süresi boyunca polislerin fiziksel şiddetine ve beraberinde cinsel tacizlerine maruz bırakıldığını; yine sık sık tecavüz ile tehdit edildiğini; fail polislerden şikayetçi olduğunu, ancak yapılan yargılama sonucunda mahkemenin D.A.’nın yaralarının “polise mukavemet etmesi nedeniyle gerçekleştiği” kanaatine vardığını belirterek AİHM’e başvurmuştu. AİHM, başvurucu D.A. yönünden de işkencenin etkin soruşturulmadığına karar verdi. D.A.’nın bir tazminat talebi bulunmaması sebebiyle, tazminata hükmedilmedi.
Her iki karar da Türkiye’de gözaltı süresince karakolda ve sonrasında hapishanelerde gerçekleştirilen cinsel işkenceler açısından önem arz ediyor. Her iki karar da son zamanlarda devlet güçlerinin birçok kadının, çıplak arama ve cinsel taciz beyanıyla teşhir edildiği de düşünüldüğünde, kadınlar cephesinden ciddi birer hukuki kazanım anlamına geliyor.