“Bütünlüğünüzü” kadın dayanışmamızla parça pinçik edeceğiz!
Evet, son zamanlarda bir “bütünlük” tartışmasıdır yürüyüp gidiyor. Ancak bu tartışma öyle kolay kolay da raftan kalkacak gibi görünmüyor. Artan boşanmaların “önüne geçebilmek için” kadın düşmanı iktidar “Aile Bütünlüğünü Olumsuz Etkileyen Unsurlar İle Boşanma Olaylarının Araştırılması Ve Aile Kurumunun Güçlendirilmesi İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu” diye bir oluşumu TBMM içerisinde hazırlanan bir törenle kamuoyuna sundu.
Bu komisyonun misyonu ne? Neden kuruldu? Ve kimlere hizmet edecek? Bu sorular hepimizin aklında ve cevabını da çok net bir şekilde verdiğimiz sorular. Yine de kadın bakış açısıyla bu saldırıları ve kadınların bu saldırılara birlikte karşı koyuşlarını tarihe nakış nakış işlememiz gerektiğini düşünüyorum. Hadi başlayalım o halde incelemeye:
Bu komisyonun misyonu ne?
Komisyonun raporuna baktığımızda misyonunun ne olduğu ayan beyan açığa çıkıyor. Raporda ne mi var? Neler yok ki! Çocukların, kendisine istismarda bulunan adamlarla evlendirilmesi; çocuk yaşta evliliğin teşviki, hadım uygulaması, idam, linç, koğuş infazı, kısas gibi bireysel ve toplumsal öç alma mekanizmalarını içselleştirip meşrulaştırmayı hedefliyor bu rapor. Hem şiddet başvurularında hem de boşanma davalarında arabuluculuk ve uzlaşma yoluna gidilmesiyle boşanma ve kadına karşı şiddet “özel alan” kabul edilerek devletin sorumluluk alanı dışına çıkartılmaya çalışılıyor. Kadını aile cenderesine hapseden komisyon raporu ile kadınların nafaka hakkına el konuluyor, yaşadığı şiddete tepki göstermesinin önü kesiliyor.
Dört yüz küsur sayfalık rapora göz gezdirdiğinizde şok olmamak mümkün değil. Çok mu şaşırdık? Elbette ki hayır? Bu şaşkınlık öfkeden ve içimizde patlayan volkanlardan kaynaklı oluşan bir şaşkınlık…
Komisyon neden kuruldu ve kimlere hizmet edecek?
Egemenler, evlenmenin % 7.1, boşanmanın ise % 1.7 oranında olduğunu söyleyerek, bu komisyonun giderek “artan” boşanmayı engelleyeceğini ve ailenin “birlikteliğini” koruyacağını iddia ediyor. Kocaman bir yav he he(!) demeden geçemeyeceğim. Gezi İsyanı’nda, Kobanê ve Rojava’da verilen özyönetim direnişlerinde, Özgecan İsyanı’nda, T. Kürdistanı’nda hendek direnişlerinde ve son olarak da Ensar Vakfı olayında kadınların ön plana çıkması ve kadınların sokakları doldurmasıyla bir alakası yok yani bu komisyonun? Hayır, efendim doğrudan bağlantılı ve tam da bu eksende kurulan bir komisyondur. Dün yaşadıkları Ensar Vakfı olayını tekrar yaşamak istemiyorlar. Tecavüze “Bir kereden bir şey olmaz” diyen bir zihniyeti meşrulaştırmak ve Tecavüz Cumhuriyeti’ni ebedileştirmek istiyorlar.
Kurulan bu komisyon tecavüzcülere, tacizcilere ve istismarcılara hizmet edecek. Kadın düşmanlarına, kadınların bedenlerini çırılçıplak soyup sokak ortasında teşhir edenlere, tecavüzcü-tacizci ve devletin kanatları altına aldığı okul ve yurt müdürlerine hizmet verecek bu komisyon.
Bu komisyon kazanılmış kadın haklarına olan saldırının ve kadın düşmanlığının çırılçıplak bir resmidir. Tecavüzcülerin, tacizcilerin ve istismarcıların ekmeğine yağ süren bir komisyondur.
Oranlarınız, orantısız kadın gücümüzle yok olmaya mahkum…
1.7 oranı deprem yarattı kadınlar, bir de bu oranın tersini düşünün. Erkek egemen devletin kaybedecek o kadar çok şeyi var ki, küçücük bir orana dahi tahammülü yok. Doğallığında da biz kadınların kalıcı kazanımları için, bu oranları, engelleri, yasakları, ablukaları bütünlüğümüzle parçalamaktan gayrı çaresi yok. O zaman hadi iş başına sokaklar bizi bekliyor… (Bir YDK’lı)