Kadınlar daha nitelikli ve ulaşılabilir bir kent istiyor
Partizan tarafından başlatılan “Kentsel Dönüşüm saldırısına karşı mücadeleyi yükseltelim!” kampanyası kapsamında Yeni Demokrat Kadın ve Partizan olarak İstanbul-Maltepe’de bulunan Gülsuyu-Gülensu Mahallesi’nde dün akşam (9 Ağustos) “Kentsel Dönüşüm ve Kadın” konulu bir etkinlik gerçekleştirdik.
“Kentsel Dönüşüm” adı altında halkın barınma hakkına yönelik sürdürülen kapsamlı saldırının etkilediği kesimlerin başında kadınlar geliyor. Bu yüzden de “kentsel dönüşüm” saldırısı karşısında kadınlara yönelik etkinlikler düzenlemek gerekir.
Biz de bu kapsamda mahallede bir etkinlik düzenleme kararı aldık. Ev ev gezerek kadınlarla sohbet ettik, onları etkinliğimize davet ettik. Ayrıca “kentsel dönüşüm” konulu mahalle halkıyla söyleşiler yaptık.
Tüm bu çalışmaların sonunda dün akşam saatlerinde Nurettin Sözen Parkı’nda bulunan çay bahçesinde bir araya geldik. Etkinliğin olacağı alana Yeni Demokrat Kadın ve Partizan imzalı “Kadınlar yaşam alanlarına sahip çıkıyor”, “Kentsel Dönüşüme Hayır”, “Yıkımlara, yozlaşma ve çeteleşmeye karşı örgütlenelim” pankartlarımızı astık.
Mahalle halkından kadınların yoğun olarak katıldığı etkinlik, ilk olarak yaşam alanlarımıza sahip çıkmanın önemini vurgulayan açılış konuşmasıyla başladı.
Ardından etkinlik için yaptığımız kitle çalışması sırasında yaptığımız “kentsel dönüşüm” konulu çekimlerden oluşan sinevizyon ve tiyatro gösterimi gerçekleştirildi.
Hazırlanan sinevizyon ve bir belediye başkan adayının yerel seçimler öncesi halka çok çeşitli sözler verip, seçildikten sonra halkın yanına bile uğramaması; yıkımların gündemleşmesiyle birlikte halkta oluşan tepkileri anlatan tiyatro gösterimi, ilgiyle izlendi.
“Kentsel dönüşümle halkın evi elinden alınmak isteniyor”
Gösterimlerin ardından “Kentsel dönüşüm ve Kadın” konulu söyleşiye geçildi. Söyleşide Yeni demokrat Kadın adına Rahime Karvar, Gülsuyu-Gülensu Güzelleştirme Derneği Başkanı Ali Şengül ve sanatçı Pınar Aydınlar söz aldı.
İlk olarak söz alan Rahime Karvar, “Kentsel dönüşüm; yıpranmış, depreme dayanıksız, sağlıksız yapıların düzenlemesi anlamına gelen ve olumlu çağrışım uyandıran bir şehircilik terimidir aslında. Ancak egemenler, ‘kentsel dönüşüm’ü kendi çıkarları doğrultusunda tanımlayarak, bu terimle yoksul halkın evini elinden almayı ve yaşam alanını rant alanına çevirmeyi hedeflemiştir” dedi.
Bugüne kadar gerçekleştirilen hiçbir “kentsel dönüşüm” projesinden halkın kârlı çıkmadığını hatırlatan Karvar; Sulukule, Ayazma ve Başıbüyük mahallelerinde yaşanan süreçleri örnek verdi.
Karvar’ın ardından söz alan Ali Şengül, Gülsuyu-Gülensu Mahallesi’nde 2004’te gündemleşen yıkım sürecini ve buna karşı mahalle halkının yürüttüğü mücadeleyi anlattı.
Birliktelik ve mücadele sayesinde yıkımları erteletebildiklerini söyleyen Şengül, bugün mahallemize sahip çıkmanın öneminden bahsetti.
“Umudumuza, ekmeğimize, evimize sahip çıkalım”
Ardından “kentsel dönüşüm” saldırısının emekçi kadınlar üzerindeki etkileri tartışıldı.
Evlerin sorumluluğunun kadınlara yüklenmiş olduğuna değinilen tartışmalarda, direkt evleri hedef alan “kentsel dönüşüm” saldırısının, tam da bu nedenle kadınları hedef aldığı belirtildi.
“Kentsel dönüşüm”le kadınların iş yükünün daha da artacağı; kent merkezlerinden uzaklaştırılan kadınların sosyal yaşamları, çalışma yaşamları, eğitim ve sağlık hizmetlerine erişebilmelerinin daha da zorlaşacağı belirtildi.
İş yükünün artmasının yanı sıra yeni çevreye uyum sağlayamamanın ve ulaşım olanaklarının kısıtlılığı ve pahalılığı gibi etmenlerin de kadınları daha fazla eve hapsedeceği vurgulandı.
Bu konuda söz alan Pınar Aydınlar, kadınların her zaman yaşamın yükünü daha fazla sırtlamak zorunda kaldığına değindi.
Gülsuyu-Gülensu gibi devrimcilerle emekçilerin beraber kurduğu, yaşattığı emekçi semtlerine yönelik saldırılara değinen Aydınlar, “Umudumuza, ekmeğimize, evimize sahip çıkalım” çağrısı yaptı.
“Yıkım, halk için olmalı”
Dinleyicilerden söz alan kadınlar “kentsel dönüşüm”e karşı hep birlikte mücadele etmek gerektiğini, bu konuda mahalle halkının daha duyarlı olması ve devrimcilerle birlikte bu mücadeleyi yürütmesi gerektiğini vurguladılar.
Söz alan bir kadın, kendisinin kiracı olduğunu, birçok ev sahibinin etkinliğe katılmadığını ve bazı insanların da “evleri yıksınlar da kurtulalım” dediğini anlattı.
Bunun üzerine konuşmacılardan Ali Şengül söz alarak, “İnsanlar bazen kızgınlıkla böyle söyleyebilirler. Ancak iş ciddiye bindiğinde herkes evini sahiplenir, sahiplenmesi gerekir” dedi.
Rahime Karvar da “Aslında yıkım istemek kötü bir şey değil. Herkes daha iyi evlerde, daha iyi ve sağlıklı, depreme dayanıklı konutlarda yaşamak ister. Ancak bizim karşı çıktığımız evlerimizin ve yaşam alanımızın bir bütün başkalarına, sermayedarlara peşkeş çekilmesi. Yoksa evleri birlikte yıkalım, yeniden birlikte daha iyi yapalım. Ama içinde bizler yaşayacaksak yapalım” dedi.
“İnsanlar, çeteleşme ve yozlaşma yüzünden mahalleden gitmek istiyor”
Bu tartışmalar sırasında söz alan bir dinleyici, halkın mahalleyi terk etmek istediğini vurgulayarak; bunun nedeninin de çeteleşme, yozlaşma olduğunu belirtti.
Çocukluğunu mahallede geçirdiğini söyleyen dinleyici, “İnsanlar, her sokak başındaki çete, yozlaşma pisliğinden kaçmak istiyor. Ancak hiçbirimiz unutmamalıyız ki, bu pislikten böyle kaçamayız. Eğer bu pislikten birlikte kurtulmaya çalışmazsak, eninde sonunda o pislik bize de bulaşır, bulaşmıştır” dedi.
Tartışmaların ardından tekrar “kentsel dönüşüm”ün kadınlar üzerindeki etkilerine değinilerek, en çok kadınların bu saldırıya karşı çıkması gerektiğinin altı çizildi.
“Kadınlar olarak, daha nitelikli ve ulaşılabilir bir kent istiyoruz” vurgusunun yapıldığı söyleşi; Pınar Aydınlar’ın türküleri ve halaylarla son buldu.
İstanbul Yeni Demokrat Kadın
Resimler için bakınız:
http://yenidemokratkadin.net/index.php/resim-galerisi.html?func=viewcategory&catid=1