“Eşit ve özgür bir hayat için bu yasalar böyle geçmez!”
Yeni Demokrat Kadın olarak bizimde içerisinde yer aldığımız 100’e yakın kadın ve LGBTİ örgütü, tüm toplumsal ve siyasi baskılara karşı ve bu baskıları giderek arttırmak için adım adım oluşturulan yasal düzenlemelere karşı 1 Ekim’de tüm illerde sokağa çıkıyor, 2 Ekim’de Ankara’da meclis önünde buluşuyor.
100’e yakın kadın ve LGBTİ örgütlerinin yaptığı yazılı açıklama şu şekilde;
“Kendi adımıza karar vermemizi, hayatlarımızı nasıl yaşayacağımızı kendimiz seçmemizi engelleyen veya zorlaştıran tüm toplumsal ve siyasi baskılara karşı;
Bu baskıları artırmak için adım adım oluşturulan yasal çerçeveye karşı;
Biraraya geliyoruz!
Tüm kadınların her yanı şiddetle kuşatılmamış hayatlar sürebilmesi için, gittikçe artan ‘aileyi bir arada tutma’ baskısının hayatlarımıza mal olmaması için;
Kadın-erkek eşitsizliğinin kanıksandığı, boşanmanın önü alınması gereken bir tehdit olarak görüldüğü ama 15 yaşında evliliğe rıza ihtimalinin gündeme geldiği, sosyal hizmet alanın gittikçe dinle iç içe geçtiği bir rejimde canımızın, geleceklerimizin güvende olmadığını bildiğimiz için; Bu yasalar böyle geçemez diyoruz!
Müftülük Yasası olarak bilinen Nüfus Hizmetleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı bu haliyle geçemez! Çünkü:
Müftülüklere nikâh yetkisi, eşitsizliğin garantisi:Tasarının yasalaşması durumunda evlendirme işlemi için müftülüklerin yetkilendirilmesiyle çoğu kadın evlenmek için olsun, ailede sorun yaşayınca olsun kadın-erkek eşitsizliğini doğal sayan, erkeklerin çıkarına olacak şekilde dini referansları temel alan, kadınların boşanmaması gerektiğini savunan bir kuruma başvuruyor olacak. Diyanet İşleri Başkanlığı sosyal politika alanından ve medeni haklarımızla ilgili konulardan çekilmeli, evlendirme işlemi ve psikolojik danışmanlık için yetkili kılınmamalıdır.
Çocuk yaşta evlendirme cinsel istismardır; kesinlikle engellenmeli, açıkça suç olarak düzenlenmelidir: Nüfus Hizmetleri Kanunu’nda yapılmak istenen değişiklikte “sağlık personelinin takibi dışında doğan çocukların doğum bildirimi nüfus müdürlüklerine sözlü beyanla yapılır” şeklinde bir ibare bulunuyor. Aslında bu ibare şu anda yürürlükte olan kanunda da mevcut ve çocukların nüfusa kaydedilebilmesi önemli; ama sözlü beyan cinsel istismarın üzerini örtmenin bir yöntemi haline gelebiliyor. çocuk yaşta evlendirmenin suç olarak düzenlenmesi ve sözlü beyanın çocukların cinsel istismarının üzerini örtmeye yönelik olarak gerçekleştirilip gerçekleştirilmediğinin anlaşılması bakımından araştırılması şart.
Muğlak bir ‘genel ahlak’ şartı sadece kadınlara zarar: Zaten evlilik yoluyla vatandaş olmak için “evlilik birliği ile bağdaşmayacak bir faaliyette bulunmama” ve “kamu düzeni bakımından engel teşkil etmeme” şartları hâli hazırda kadınların aleyhine uygulanırken bir de “genel ahlak” gibi iyice muğlak bir şartın eklenmesi kabul edilemez.
‘Soyadında kolaylık’ bile yine eşitsiz: Neden kadınlar evlenirken kendi soyadlarını muhafaza etmek için hâlâ mahkemeye gitmeli? Bu da diğerleri gibi kadınların lehine olacak şekilde kolaylaştırılmalı.
Mağdur Hakları Yasa Tasarısı bizler için önemli ve burada dile getirdiğimiz önerilere göre yapılacak değişiklikler sayesinde hayatlarımızı olumlu yönde etkileyecek bir yasa ortaya çıkabilir. Ancak içinde bulunduğumuz OHAL yönetiminde tüm bu mekanizmaların işleyişi neredeyse tamamen durmuşken ve yasalardaki muğlaklıklar uygulamada genellikle bize zarar olarak dönerken aşağıda saydığımız meseleler dikkate alınmazsa bu tasarı biz kadınlar lehine sonuç vermeyecektir, çünkü:
Şiddetin kadın-erkek eşitsizliğinin bir sonucu olduğunu görmezden gelen bir Mağdur Hakları Yasası, şiddet karşısında kadınları güçlendiremez, şiddetin önünü alamaz: İçinde bulunduğumuz koşullarda kadınlara özel, güçlendirici ve koruyucu yasal düzenlemeler yapılmadan, bitmek bilmeyen kadın cinayetleri ve şiddet engellenemez. Bu da biz kadınlara, şiddet alanında ve kadınların hakları için yıllardır çalışan kadın örgütlerine sormadan gerektiği biçimde yapılamaz.
Resmi şikâyette bulunmayana hak ve hizmet yok: Özellikle tasarı kapsamında açılması planlanan ‘cinsel suç mağdurlarına yönelik özel merkezlerdeki hizmetler – ileride mağdur istediği takdirde başlatılacak bir adli süreçte kullanılmak üzere delil toplayarak – savcılığa ifade vermek zorunda bırakılmadan, yani bir soruşturma veya kovuşturma olmadan da sağlanmalı. Ayrıca sayılan suçlar kapsamına girmeyen ama kadınların hayatını etkileyen taciz, ısrarlı takip, psikolojik şiddet vakaları için de geçerli kılınmalıdır.
Kadınların can güvenliği erkeklere mali külfetten daha önemsiz olmasın diye çocuk teslim sürecinde kararı kadınlara bırakın: Özellikle teslim adresi ve teslim sırasında bulunup bulunmama kararı, bundan dolayı zarar görebilecek kadınlara bırakılmalıdır. Ayrıca çocuk teslimi için öngörülen süreç geçecek zaman açısından son derece muğlak. Planın ne kadar sürede hazırlanacağı, aile hakiminin onayının ne zaman alınacağı, taraflar plana uymuyorsa zorla yerine getirmenin ne kadar zaman içinde gerçekleştirilmesi gerektiği açıkça belirtilmediği sürece bu, ‘kadınların hayatını zorlaştıran bir yasa daha’ olmaktan öteye gidemez.
‘Haksız fiil’ maddesi kadınların maddi yardıma erişimine engel: Mağdurun haksız fiilinin maddi yardımın reddi gerekçesi sayılması şiddete uğrayan kadınların kolaylıkla maddi yardımdan yoksun bırakılması anlamına gelebilir. Haksız fiilin sınırları net bir biçimde belirlenmedikçe kadınların zararına uygulanması engellenemediğinden bu ve tasarıdaki tüm muğlak ifadeler açıkça tanımlanarak tekrar düzenlenmelidir.”