Güncel

Onur Yürüyüşü davasında Valiliğe yasak bildirimi sorulacak

Haklarında 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefetten dava açılan homofobi, bifobi ve transfobi karşıtlarının ilk duruşması İstanbul Çağlayan Adliyesi 48. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Dava 27 Şubat 2018’e ertelendi.

25 Haziran 2017 LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınanlar bugün mahkeme karşısındaydı.

Gözaltına alınanlar, kötü muameleye maruz kaldıklarını belirti. Avukatlar, “Biz de gözaltına alınmak istendik. İddianame özensiz, gözaltılar hukuka aykırı. Yürüyüşe saldıranlara sadece kimlik tespiti yapıldı. Valiliğe yasak karar ve bildirimi sorulsun” dedi. Dava ertelendi.

Duruşmayı avukatlar Aylin Kırıkçu, Davut Erkan, Eren Kara, Levent Pişkin ve Rozerin Seda Kip takip etti.

 

“İddianame özensiz”

Av. Levent Pişkin, sanıkların kimlik tespiti ve savunmasından önce söz alarak iddianameyi eleştirdi. İddianamenin usulüne uygun bir şekilde hazırlanmadığını vurgulayan Pişkin, iddianame içeriğinde 8. Trans Onur Haftası ile ilgili işlem yapıldığı söylenirken; davanın 25. LGBTİ+ Onur Haftası’na ilişkin olduğunu hatırlattı, “Bu da iddianamenin ne kadar özensiz hazırlandığını göstermektedir. Ayrıca lehte olan hiçbir delil toplanmamıştır” dedi. Pişkin, polis tarafından çekilen kamera görüntülerinin delil olarak yer aldığını ancak bu delillerin hukuka aykırı şekilde elde edildiğini de vurguladı.

Mahkeme davaya dayanak teşkil eden görüntülerin hukuka aykırı olduğu için dosyadan çıkartılması talebini esas hükümle birlikte değerlendirileceği için reddetti.

 

“Gözaltında kötü muameleye maruz kaldık”

Ardından yürüyüşte gözaltına alınan sanıkların savunmalarına geçildi. Sanıklar tek tek yaptıkları savunmalarında, hiçbir uyarı yapılmadan gözaltına alındıklarını ve gözaltına kötü muameleye maruz kaldıklarını belirtti ve beraatlerini talep etti.

Avukatlar ortak savunmalarında, Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarını hatırlattılar. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini vurguladılar.

 

“Saldırganlar hakkında sadece kimlik tespiti yapıldı”

Onur Yürüyüşü’nün bir başka grubun saldırma ihtimali gerekçesiyle yasaklandığını da hatırlatan avukatlar şöyle devam etti:

Ellerinde değişik silahlarla LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne katılmak isteyenlere saldırmak amacıyla gelen gözaltına alınmadı, sadece kimlik tespiti yapılıp serbest bırakıldı. Gözaltına alınan müvekkillerimiz ise fiziki ve sözlü şiddete maruz kaldı. Yasaklamalarla temel hak ve hürriyetler kısıtlanamaz. Burada amaç LGBTİ+ varoluşunu kriminalize etmektir. Son üç yıldır bu yönde bir çaba gözlenmektedir.”

Avukatlar 19 Haziran 2016 İstanbul Trans Onur Yürüyüşü’nde gözaltına alınanlara açılan davada tüm sanıkların beraat ettiğini de hatırlattı.

 

“Avukatlar da gözaltına alınmak istendi”

Av. Aylin Kırıkçu kendisi de dâhil dört avukatın da avukat kimliklerini göstermelerine rağmen gözaltına alınmak istendiğini ancak ardından “Bunun altından kalkamayacaklarını anladıkları için” serbest bırakıldıklarını belirtti. AİHM’in toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ilişkin kararlarını hatırlattı.

 

“Valiliğin yasaklama kararı ve bildirimi sorulsun”

Av. Rozerin Seda Kip, Onur Yürüyüşü’nün Onur Haftası etkinliklerinin finali olduğunu, hafta etkinlikleri kapsamında zaten koruma müracaatlarının olduğunu hatırlattı. Valiliğin yasak kararının son anda geldiğini; bu konuda bildirimin yazılı yapılması taleplerinin ise reddedildiğini vurguladı. Valiliğe yasaklamaya dair bildirimin nasıl ve hangi usulle yapıldığının sorulmasını talep etti.

 

“Gözaltılar hukuka aykırı”

Av. Eren Kara ise hazırlanan iddianamenin özensizliğini bir kez daha vurgulayarak, yürüyüş günü yapılan gözaltıların hukuka aykırı olduğunu söyledi. Kendisinin de avukat kimliği göstermesine rağmen gözaltına alınmak istediğini hatırlattı.

Mahkeme, İstanbul Valiliği’ne yasaklama kararının ne zaman verildiği, bu kararın ilan edilip edilmediği, edilmiş ise ne zaman ve nasıl edildiğinin sorulmasına karar verdi.

Bir sonraki duruşma 27 Şubat 2018’de görülecek.

 

Ne olmuştu?

İstanbul Valiliği iki yıldır polis saldırısına sahne olan LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne geçen yıl da “izin verilmeyeceğini” açıklamıştı.

Valilik internet sitesinden yaptığı son dakika açıklamasıyla 25 Haziran LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne izin verilmeyeceğini söylemişti. Açıklamada “Bu çağrıya karşı toplumun farklı kesimlerinden çok ciddi tepki gösterildiği görülmektedir”, “turistlerin güvenliği ve kamu düzeni gözetilerek anılan gün ve öncesi ve sonrasında toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenmesine izin verilmeyecektir” ifadeleri yer almıştı.

Polis ve milliyetçi, İslamcı gruplar 15. LGBTİ+ Onur Yürüyüşü’ne saldırmıştı. İstiklal Caddesi’ni kapatan polis üzerinde gökkuşağı sembolü taşıyan veya yürüyüşe katılacağını “düşündüğü” kişilerin caddeye girmesine izin vermemişti. Bütün saldırılara rağmen Beyoğlu’nun çeşitli yerlerinde eylemler yapılmıştı.

Polis günün erken saatlerinde İstiklal Caddesi’ni kapatmıştı. Gün boyunca keyfi bir şekilde geçiş sağlanmıştı. Kimin neye göre geçtiğini soranlara ise, “sezgilerimize göre” gibi cevap verilmişti.

Gözaltındaki aktivistlerden bazıları kendilerine “Kuran dinletildiğini” belirtti. Çoğu kişi gözaltına alınırken darp edilmişti. Polis, bir işkence metodu olarak ters kelepçe yapmıştı.

Onur Haftası’na hukuki destek veren 4 avukat da zorla gözaltına alınmıştı. Yaklaşık bir saat süren gözaltının ardından avukatlar serbest bırakılmıştı.

Onur Yürüyüşü’ne saldıran milliyetçi ve İslamcı gruplar gün boyunca Taksim çevresindeydi. Saldırganların bazıları polis tarafından gözaltına alınırken, LGBTİ+ aktivistleri bazı yerlerde polisin saldırganların başını okşadığını, yakın pozlar verdiğini gözlemledi. (Kaos GL)

 

 

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu