25 Kasım yaklaşırken bir kez daha haykırıyoruz: Şiddet SIRADANLAŞTIRILAMAZ!
OHAL’le birlikte şiddetin her alana erk-ek keyfiyetiyle dalga dalga yayıldığı bir yılı geride bırakırken 25 Kasım’ı karşılıyoruz. Geçtiğimiz yıl birçok baskıya, sokakların yasaklanmasına, kadınları evlerine döndürmek için devletin devreye koyduğu onlarca katliam, yasa ve KHK’lara rağmen 25 Kasım’da sokakları terk etmeyerek devletin açığa çıkan erk-ek yüzüne karşı net ve doğru cevabı kadınlar olarak vermiştik. Bu 25 Kasım’ı da yine şiddet sarmalının kadınları otobüslerde, evlerinde, işyerlerinde sokakta yaşamının her alanında etkisi altına almaya çalıştığı bir süreçte karşılıyoruz. bu dönem sadece şiddetin her türlüsünün arttırıldığı dönem değil aynı zamanda şiddetin eğitimdeki cinsiyetçi dille, gözaltında ve hapishanelerde, medyada reklamlar ve diziler aracılığıyla normalleştiği, normalleştirilmek istendiği bir süreç yaşatılmak isteniyor.
Bu yıl 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nde hemen tüm kadın örgütleri tarafından OHAL ve KHK’ları ile kadınlara yönelik baskı ve şiddetin tırmandırılması ile kadına yönelik her türlü şiddetin normalleştirilmesi ana tema olarak ele alındı ve buna karşı bir politik çalışma örgütlendi. İstanbul başta olmak üzere kadınlar 25 Kasım Platformu adıyla bir araya geldi.
İstanbul 25 Kasım Platformu yaptığı çağrıda, “Erkek devlet şiddetine karşı tüm kadınları 25 Kasım’da sokaklara çağırıyoruz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Mücadele ve Uluslararası Dayanışma Günü’nde SOKAKTAYIZ! Her yanımızı saran, gündeliğimiz, normalimiz haline gelen/getirilen erkek-devlet şiddetine alışmıyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz! 25 Kasım’da yine ve yeniden Taksim sokaklarını doldurmaya çağırıyoruz, Tünel’de buluşuyoruz! 25 Kasım öncesi de sokaklarda olmaya devam ediyoruz! Hep birlikte bildirilerimizi dağıtıyor, kadınları 25 Kasım’da sokaklara çağıyoruz!” şeklinde açıklama yaptı.
Erk-ek şiddeti kanıksatılamaz!
Tüm yaşam alanlarımızda karşı karşıya kaldığımız erk-ek şiddetinin sıradanlaştırılmasına karşılık 25 Kasım’ın sokaklarda karşılanması oldukça değerli bir eylemsellik sürecidir.
İşyerlerinde, sokakta, evde, hapishanede, karakolda karşı karşıya kaldığımız şiddet, özellikle OHAL’in keyfiyeti içerisinde sıradanlaştırılmaya, zaten “doğası gereği” bu durumun böyle olması/olacağı başta kadınlar olmak üzere halka kanıksatılmaya çalışılmaktadır. TV’ler, radyolar, sosyal medya ortamlarından yoğun bir propaganda etkisi altına alınmaya çalışılan kadınlara bu şiddetin kanıksatılmasına, sessiz-sedasız yaşanarak yine her kadının kendi dünyasına gömülmesine izin vermemeyi, buna yine kadınların müdahalesini sağlayacak bu süreç, bu yönüyle de öne çıkmaktadır.
Erk-ek şiddetinin kanıksatılma çabası elbette sadece kadınlara dönük ve kadınlar üzerinde etkili olan bir politika değildir. LGBTİ’lere, çocuklara, hayvanlara ve doğaya yönelik de şiddetin tırmandırıldığı bu süreçte LGBTİ’lere alanların tamamen kapatılmasına, çocuk ve hayvanlara dönük cinsel saldırılara alıştırılmak isteniyoruz. Kadınların erk-ek şiddetine dönük isyanı kuşkusuz tüm bu saldırganlığa dönük bir etki gücüne sahiptir!
Yeni Demokrat Kadın: “Kadına yönelik şiddet sıradanlaştırılamaz”
Yeni Demokrat Kadın da 25 Kasım çalışmalarına her yıl olduğu gibi bu yıl da bir araya gelerek yürüttüğü tartışma ile start verdi.
Şiddetin hayatımızın her alanına sirayet etmesi ve şiddetin kadınların bu kadar sıradanlaşması dikkat çekmeye karar veren YDK, buradan doğru bir karşı koyuş örgütleme kararı aldı. Sokakta, evde, işyerlerimizde sayamayacağımız kadar artan şiddet ve erkekler tarafından kendilerine verilen bir hak olarak şiddet “normal” bir davranış biçimi içine girmesinin teşhir edilmesi amacıyla 25 Kasım’a kadar “Erkekler kadına neden şiddet uygular” sorusuyla kadınların cevaplarının alınması tartışıldı. Burada amaç erkekler tarafından uygulanan şiddeti gündemde tutmak ve şiddetin normalleştirilmesine karşı kadınlarla ortak sesi çıkarabilmek. Bu cevapların sosyal medya üzerinden yaygınlaştırılması ve bulunduğumuz tüm alanlardaki kadınlardan bu soruya karşı kısa cevaplar alınarak bu konun gündemleştirilmesi, bu süreçte önümüze koyduğumuz kimi çalışmalardan biri.
Şiddete karşı çıkarken şiddetin olağanlaştırılması, OHAL, KHK ve savaş sarmalında gündelik bir haline getirilmesi yine kadınların yan yana dayanışma içinde karşı çıkması dışında bir seçenek mümkün gözükmüyor. Yine kadın örgütleriyle birlikte ele alınan “Sıradanlaşan ve kurumsallaşan şiddete karşı ne yapmalı” başlığında İstanbul’da, 24 Kasım’da öreceğimiz panel, bu dönemde bizler açısından özel bir yerde duruyor. Bu pratik ile “Kadınlar birlikte güçlü” şiarını hayata geçirme konusunda bir adım attığımızı düşünmekteyiz.
Kadınlar birlikte güçlü!
Biz kadınlar güçlü olduğumuzu, birlikte olursak örgütlü bir güç haline gelerek erk-ek şiddetinin örgütlü duruşuna karşı bir barikat kurabileceğimizi biliyoruz ve bu konuda hiç de umutsuz değiliz. Çünkü hem tek tek hem de kolektif bir şekilde bir araya gelen kadınların isyanı o denli güçlü ki, OHAL ve erk-ek şiddetinin “olağan hale” dönüştürülmesi konusundaki kapsamlı saldırı bu isyan karşısında “kâğıttan kaplan” halini alıyor!