Rohingyalı kadınların hayatları eskisi gibi olmayacak! Suçlusu “tecavüz” değil “tecavüz sistemi”: Emperyalizm ve patriarka!
Almanya’nın Bonn ve Berlin kentlerinden yurtdışına 30 farklı dilde radyo, televizyon ve internet üzerinden yayın yapan medya kuruluşu Deutsche Welle’nin Türkçe yayın yaptığı internet sitesinde “Rohingya kadınları tecavüzün boyutlarını anlattı” isimli bir haber yayınlandı.
Bu haberde Myanmar devletinin Rohingyalı Müslümanlara dönük kırım ve sürgün saldırısı sonrasında Bangladeş’e sığınan 29 Rohingyalı kadın ve kız çocuğu ile görüşen Deutsche Welle, Myanmar devletinin bu çatışma ve kıyım sırasında Rohingyalı kadınlara dönük sistematik tecavüzü konu ediniliyor. Ve deniliyor ki “Hayatları asla eskisi gibi olmayacak! Onlar Myanmar askerlerinin tecavüzüne uğrayan Rohingya kadınları.”
“‘Müslüman olmayan biri sana tecavüz etti’ diyerek beni bırakmakla tehdit etti”
Haberde kadınların duygu paylaşımları ve acıları cinsel şiddet ve işkenceye maruz kalan tüm kadınların yaşadıkları ile ortak. “Bu acıyı artık kaldıramıyorum. Bundan doktora bahsedemiyorum. Aklımı kaçıracağım. Dün bütün gece ağladım. Allah dışında kimse bilmiyor” diyen bir kadının acısına başka biri yanıt veriyor ve en yakınlarının bile tecavüz söz konusu olduğunda kendisini cezalandırmaya çalıştığını eşiyle yaşadıkları üzerinden anlatıyor:
“Çok korktum, çok ağladım. Kocam beni terk edeceğini söyledi. ‘Müslüman olmayan biri sana tecavüz etti’ diyerek beni bırakmakla tehdit etti.”
“Anlatılanlar yaygın ve sistematik tecavüzün kanıtı”
Deutsche Welle haklı olarak “Bangladeş’e sığınan 29 Rohingya kadın ve genç kızların anlattıkları sistematik ve yaygın tecavüzün kanıtı” diyor ve kadınların bu konudaki anlatımlarını aktarmaya devam ediyor:
“50 asker köye geldi, etrafı kuşattı ve üçer kişilik gruplar halinde insanların kapılarında dikildiler. Sonra evlere girip genç kızları çıkarıp tecavüz etmeye başladılar. Bazıları bana doğru geldi ve beni dövmeye başladı. Bıçakla saldırdılar. Ağzımı ve gözlerimi bağladılar. Sonra tecavüz ettiler. Öldüğümü düşündüm. Bu dünyada bir gün daha yaşayabileceğimi sanmıyordum.”
“Annelerimize, kızkardeşlerimize o kadar çok işkence yapıyorlar ki! Artık dayanamıyoruz! Öldürebildikleri kadar erkeklerimizi öldürdüler. Ellerinden geldiği kadarını da hapse attılar. Geldiklerinde herkese zarar verdiler.”
Ve ekliyor Deutsche Welle: “Rohingya kadınları toplumun dışlamasından korktuğu için tecavüzden bahsetmiyor, psikolojik ve fiziksel tedavi alamıyor!”
Bu anlatıma itirazımız var!
Bu video haberde yer alan kadınların anlatımları, oldukça gerçek ve deneyimlerin kadınlar üzerinde bıraktığı acıların söze dökülmüş hali kuşkusuz…
Yaşanan acının kaldırılamama durumu, sık sık gelen ağlama nöbetleri, toplumda dışlanmışlık, ne kadar sistematik ve yaygın olursa olsun tecavüze uğrayanın “suçlu” hissettirilmesi, kadınların bunu ifade edememesi, bu yüzden doğru tedavi alamaması…
Ancak burada bir konuda itirazımız var:
Deutsche Welle’in ne maksatla vurguladığı bilinmez(!) ama tecavüze maruz kalan kadınlar açısından söylediği “Hayatları asla eskisi gibi olmayacak!” ifadesi, erkekliğin cinsel saldırganlığı karşısında kadınları zayıf ve güçsüz gören bir anlayışın (ki bu da erk anlayışıdır) yansıması olmasının yanı sıra gerçek suçlunun da üzerini örten bir ifadedir.
Kadınlar aciz gösterilmeye çalışılıyor
Birincisi, kadınlar cinsel saldırı karşısında ve sonrasında güçlü olabilirler, “hayatlarına eskisi gibi” devam edebilecek gücü yeniden elde edebilirler. Kaldı ki, dünya üzerinde cinsel saldırıya maruz kalmayan kadın ve kız çocuğu oranının azlığı göz önünde bulundurulursa Deutsche Welle’in bu iddiasının hemen çöküverdiği görülür.
Aksi halde şimdiye dek yüz milyonlarca kadın ve kız çocuğu bu yüzden intihara sürüklenmiş olurdu. Kadınlar bir şekilde “hayatlarını normalleştirmeye” çalışıyor ve yaşıyorlar!
Yoğunlaştırılmış ajitasyon kokan bu söylemle bizleri acizleştirerek “yardıma muhtaç” hale getirme ve reytingini artırma kaygısıyla hazırlanan bu video-habere itirazımızın bir yönü bu…
Tecavüz sadece bir sonuç!
Ancak itirazımızın bir başka tarafı da “Hayatları asla eskisi gibi olmayacak!” denilen kadınların bu saldırılara açık ve “yardıma muhtaç” hale getirenin “tecavüz” olduğu vurgusudur.
Elbette “tecavüz”, kadınların yaşamsal deneyimleri açısından kalıcı hasarlar yaratır ancak asıl mesele “tecavüz”ü Rohingyalı kadınlar örneğinde olduğu gibi çatışmalı durumlarda ve savaşlarda sistematik ve yaygın hale getirendir.
Nedir bu?
Deutsche Welle gibi büyük medya kuruluşlarını tekelleri altında çalıştıran ve Myanmar’ın Arakan bölgesinde olduğu gibi pazar alanlarındaki hakimiyetini sürdürmek için halkları, inançları, mezhepleri birbirine kırdıran emperyalist-kapitalist sistemin ta kendisidir esas suçlu! Kadınları, bir savaş alanı görerek kadınlara dönük cinsel saldırıları da kirli bir savaş politikası olarak sıradanlaştıran patriarkadır esas suçlu!
Tecavüz sadece bir sonuçtur!