163 Kadın ve LGBTİ+ Örgütünden Açıklama, “ERKEK ŞİDDETİNİ GÖRÜNMEZ KILAN YASA TASARISINA İTİRAZ EDİYORUZ!”
Yeni Demokrat Kadınların da aralarında bulunduğu 163 kadın ve LGBTİ+ örgütü, cinsel istismar suçlarını önlemenin yolunun cezaları arttırmak değil, çocuğu merkez alan politikaların yasalarla desteklenmesinin mümkün olduğunu belirtti. Kamuoyuna yansıyan ve 163 kadın ve LGBTİ+ örgütünün açıkladığı imza metninde, “Çocuklara yönelik cinsel istismar durumunda faile yönelik cezaları artırmayı esas alan tasarı, bu vakaların toplumsal ve psikolojik nedenleri araştırılmadan yargılamalardan kaynaklanan sorunları ayrıntılı olarak tespit edilmeden hazırlanmış olduğundan mevcut sorunları çözmeyeceği gibi, yeni sorunları da beraberinde getirecektir. Bu nedenle, kadın ve LGBTİ+ örgütleri olarak, bu yasa tasarısına itiraz ediyoruz!” denildi.
Açıklamanın tamamı şu şekilde;
Cinsel istismar suçlarını önlemenin yolu cezaları artırmak değildir! Cinsel istismar ile mücadele ancak çocuğu merkeze alan politikaların yasalarla desteklenmesiyle mümkündür.
09 Nisan 2018 tarihinde TBMM’ye sunulan çocukların cinsel istismarı suçuna ilişkin değişiklikler öngören “Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” çocukların haklarını merkeze koymak yerine çocuk istismarı vakalarının artması ve görünürlük kazanmasıyla ortaya çıkan tepkileri bastırmak için ilgili tarafların görüşü alınmadan özensizce hazırlanmıştır. Çocuklara yönelik cinsel istismar durumunda faile yönelik cezaları artırmayı esas alan tasarı, bu vakaların toplumsal ve psikolojik nedenleri araştırılmadan yargılamalardan kaynaklanan sorunları ayrıntılı olarak tespit edilmeden hazırlanmış olduğundan mevcut sorunları çözmeyeceği gibi, yeni sorunları da beraberinde getirecektir. Bu nedenle, kadın ve LGBTİ+ örgütleri olarak, bu yasa tasarısına itiraz ediyoruz!
Devletin görevi çocukların cinsel istismara maruz kaldığı şartları ortadan kaldırmak ve koruyucu, önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır.
Çocuğa yönelik cinsel istismar erkek egemen sistemin ortaya çıkardığı ve meşrulaştırdığı bir şiddet türüdür. Çocuğa yönelik cinsel şiddet, çocuğun üzerinde kurulan iktidar ve gücün kötüye kullanımı ve tahakkümün bir sonucudur. Bu nedenle, çocuğa yönelik cinsel şiddet konusu sadece faillerin cezalandırılması ile çözülemez. Anayasa’nın 41/2 maddesi ve Türkiye’nin imzaladığı uluslararası çocuk hakları sözleşmeleri uyarınca, devletin öncelikli görevi, çocukların cinsel istismara maruz kaldığı şartları ortadan kaldırmak, koruyucu ve önleyici hizmetleri kurumsallaştırmaktır. Çocuk istismarına suç ve ceza eksenini aşan daha geniş perspektiften, disiplinlerarası bir yaklaşımla ve hak temelli bir çocuk koruma anlayışıyla çözüm bulunması gerekmektedir. Çocuk haklarına dayalı bütüncül bir çocuk politikası hayata geçirilmeli, konuya ilişkin bilimsel verileri, yaşanan deneyimleri, nedenleri dikkate alan, ilgili tarafların ve sivil toplum kuruluşlarının demokratik katılımıyla çocuk haklarını merkeze alan bir düzenleme yapılmalıdır.
Cezaların artırılması çözüm değildir; tam tersine cezasızlık riski yaratır. Öncelikle hak temelli, önleme ve koruma odaklı bir çocuk koruma sistemi kurulmalıdır.
Tasarı, “mağdur”un 15 yaşından küçük olduğu hallerde ciddi bir ceza artırımı öngörüyor. 15 yaşından büyük “mağdur”larda sadece suçun silahla işlenmesi hali için bir ceza artırımı söz konusu. Suçun birden fazla kişi tarafından işlenmesi, kan bağı olması, cebir ve tehdit olması gibi ağırlaştırıcı sebeplerin olduğu durumlarda, cinsel istismara maruz bırakılan çocuk 15 yaşın altında ise, faile müebbet ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına varan cezalar öngörülüyor.Çocuğun 15 yaşın üstünde olması durumunda ise, silah kullanımı halinde müebbet hapis cezası öngörülmüş.Verilecek müebbet hapis cezası ise 40 yıl olarak belirleniyor.
Cezaların artırılması çözüm değildir.
Aşırı derecede artırılmış cezalar çözüm değildir. 40 yıl, 50 yıl gibi cezalar, birçok durumda idam cezası niteliği taşır; koğuş ve sokak linçlerini besler. Hiçbir ıslah edici niteliği olmadığı gibi, saldırganları kışkırtır ve “tecavüz edip, suç delilini ortadan kaldırmak amaçlı” cinayetlere neden olur. Cezanın ağırlığı, başta aile içi istismar vakaları olmak üzere birçok durumda, “mağdur” ve yakınlarını suçu ihbar yerine alternatif çözüm arayışlarına iter.
Failin de çocuk olduğu hallere ilişkin yasal düzenleme yapılmalıdır.
Tasarıda, failin de çocuk olduğu hallere ilişkin ise hiçbir düzenleme bulunmuyor. Oysa, 2015 verilerine göre cinsel dokunulmazlık suçlarından yargılanan her altı kişiden biri çocuktur. Devlet çocuğu, çocuk suç faili olsa da korumakla yükümlüdür. Aşırı derecede ağırlaştırılmış cezalar, failin çocuk ve ergen olduğu durumlarda büyük adaletsizliklere ve yeni toplumsal sorunlara yol açacaktır.
Cinsel istismar bir şiddet türüdür, hastalık değil, suçtur. Kişinin onayı olmaksızın cinsel isteğin ilaçla baskılanması gibi tıbbi uygulamalarla suçu cezalandırmaya çalışmak insan haklarına aykırıdır.
Tasarı, basit cinsel saldırı ile cinsel taciz dışındaki cinsel suçlarda cinsel isteğin ilaçla baskılanmasına yönelik tıbbı müdahale öngörmektedir. Suçluyu kişinin onayı olmaksızın tıbbi uygulamalarla cezalandırmaya çalışmak insan haklarına aykırıdır. Sorunun ataerkil, cinsiyetçi sistemden kaynaklanan toplumsal boyutlarının göz ardı edilerek bireye indirgenmesi yaklaşımının bir ürünüdür. Kısas, linç gibi çağdışı cezalandırma yöntemlerinin önünü açacak tehlikeli bir adımdır.
Yayın yasağını içeren madde “çocuğun üstün yararını gözetme” iddiasına karşın, toplumun suç ve suçla ilgili doğru bilgilenme ve denetleme hakkını ihlal edici niteliktedir.
Tasarı çocukların cinsel istismarına ilişkin suçların soruşturulması ve kovuşturulması aşamasında yapılan yayınların yasaklanmasına ilişkin düzenlemeler öngörmektedir. Tasarıda yapılacak kısıtlamaların içeriği ve niteliği belirsiz olduğundan, habere konu olayın tamamen karartılması riskini de beraberinde getirmektedir. Sessizlik cinsel şiddeti arttırır. Toplumun haber alma ve doğru bilgilenme hakkını ihlal eden bu düzenleme, toplumun konuya ilişkin duyarlılığına da sekte vurma, sansür ve otosansür uygulamalarını genişletme riski taşımaktadır.
Bugüne kadar yapılan yasal düzenlemeler ve verilen yargı kararları, ceza artırımının çözüm olmadığını göstermiştir. Aşırı ağır cezalar yargıçları da zor durumda bırakmakta, birçok davada mahkûmiyet yerine beraat kararı verilmesine neden olmaktadır. Bu doğrultuda;
– Çocukla ilgili suç-ceza yaklaşımını dengeli kılmanın yanı sıra önleme ve koruma felsefesini merkezine alan hak temelli ve bütüncül bir çocuk koruma politikası hayata geçirilmelidir.
– Çocuğa karşı cinsel istismar suçlarının soruşturulması ve kovuşturulması sırasında delil kalitesini artırıcı, yargılamanın iyileştirilmesini sağlayıcı bir düzenleme yapılmalıdır. Örneğin çocuk cinsel istismarında zamanaşımı sorununa çözüm bulunmalı, çocuğun beyanının hukuki değeri güçlendirilmelidir.
– Cezaların yeniden belirlenmesi ve kurumsal mekanizmaların oluşturulması konusunda uluslararası sözleşmeler ve iyi uygulama örnekleri oluşturan ülkelerin deneyimleri göz önüne alınmalıdır.
– Cinsel istismar suçuna maruz bırakılan çocukları korumak için içinde bulundukları duruma uygun sosyo-psikolojik yardım ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.
– Tekrarlanan mağduriyetlerin önlenmesi için tasarıda öngörülen düzenlemeler yetersizdir, ilgili tarafların ve sivil toplum kuruluşlarının görüşleri alınarak yeniden düzenlenmelidir.
– Değişiklikte Çocuk İzleme Merkezleri’nin yapılarının değiştirilmesi ve suçların niteliği bakımından bir ayrım yapılmadan bu merkezlerde tüm cinsel şiddete maruz bırakılan bireylere hizmet verilmesi öngörülmüştür. Bunun yerine devlet İstanbul Sözleşmesi’nde de yer alan Tecavüz Kriz Merkezleri, Cinsel Şiddet Başvuru Merkezleri modelini geliştirmeli ve hayata geçirmelidir.
– Cinsel dokunulmazlığa karşı suçların toplumsal ve hukuki meşruiyet zeminini oluşturan çocuk yaşta ve zorla evlendirmeleri önleyecek ve tüm sorumlular hakkında caydırıcı cezalar getirecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
– Failin çocuk olduğu hallere ilişkin ayrı bir düzenleme yapılmalıdır. Failin çocuk olması halinde, eylem; fiil, cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başka bir şekilde gerçekleştirilmemişse, failin cezalandırılması yerine onarıcı adalet ilkeleri uygulanmalıdır. Cinsel istismar faili çocuklara özel ıslah mekanizmaları oluşturulmalıdır. Cinsel dokunulmazlığa karşı suçun failinin çocuk olması durumunda, cinsel istismara maruz bırakılan ile fail arasında yaş farkını göz önünde bulunduran bir yaklaşım benimsenmelidir. İki çocuğun “akran” kabul edilebilmesi için aralarındaki yaş farkı üçten fazla olmamalıdır.
– Akran cinselliği suçtan ayırt edilerek tanınmalıdır. Örneğin 15 yaşında bir çocuk 14 yaşında bir çocukla zorlama olmadan öpüştüğünde ve bu eylem istismar olarak tanımlandığında 8 ila 10 yıl hapis cezası öngörülmektedir. Mevcut yasadaki bu eksiklik giderilmelidir.
– Devlet koruyucu ve önleyici önlemler almakla yükümlüdür. Bu doğrultuda kadınların ve çocukların şiddete maruz kaldıklarında başvuracakları merkezler yaygınlaştırılmalıdır. İstismarı fark eden kişilerin ve meslek uzmanlarının bildirimde bulunmasının önündeki engeller tespit edilmeli ve bunların kaldırılmasına yönelik çalışmalar yapılmalıdır. Çocuğun istismara maruz kaldığını fark edip bildirimde bulunmak ve çocuğu desteklemek isteyen ebeveyni, öğretmeni vs. destekleyecek mekanizmalar oluşturulmalıdır. Cinsel istismara karşı koruyucu-önleyici kapsamlı cinsel sağlık ve toplumsal cinsiyet eşitliği eğitimi başta tüm çocuklar olmak üzere herkes için erişilebilir hale gelmelidir.
Kadın ve LGBTİ+ örgütleri olarak çocuklara yönelik cinsel şiddet suçlarını düzenlemeyi hedefleyen bu tasarının ivedilikle geri çekilmesini talep ediyoruz. Türkiye’nin taraf olduğu Çocuk Hakları Sözleşmesi, Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere uluslararası sözleşmelere uygun düzenlemeler yapılmalıdır. Başta çocuk, kadın ve LGBTİ+ örgütleri olmak üzere ilgili tarafların katılımıyla çocuk haklarını merkeze alan, koruyucu ve önleyici tedbirleri içeren, çocuğun bütünlüklü olarak güçlendirileceği bir Çocuk Politikası oluşturulmalı, bilimsel verilere ve yaşanan tecrübelere dayalı hak temelli bir yasal düzenleme yapılmalıdır.
163 imzacı kadın ve LGBTİ+ örgütleri:
– 17+ Alevi Kadınlar
– Adıyaman Anadolu İş Kadınları Derneği
– AKDAM – Adana Kadın Dayanışma Merkezi
– Anafatma Kadın Danışma Derneği
– Antalya Kadın Danışma Merkezi ve Dayanışma Derneği
– Antalya Kadın Platformu
– Atakent Mahallesi Kadın Meclisi
– Avrupa Kadın Lobisi – Türkiye Koordinasyonu
– Aydın Kadın Efeler Derneği
– Ayvalık Bağımsız Kadın İnisiyatifi
– Bağlar Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele, İletişim, Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
– Bakırköy Kadın Dayanışması
– Başkent Kadın Platformu Derneği
– Bayan Yanı
– Beden Olumlama Hareketi
– BEKEV – Buca Evka-1 Kadın Dayanışma Evi Derneği
– Bodrum Kadın Dayanışma Derneği
– BORKAD – Bornova Kadın Dayanışma Derneği Girişimi
– Cinsel Şiddetle Mücadele Derneği
– Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı
– ÇEKEV – İzmir Çiğili Evka 2 Kadın Kültür Evi Derneği
– Çekim Yapan Kadınlar
– Çukurova Adana Bahai Kadın Toplumu
– ÇYDD Çukurova Şubesi
– Defne Kadın Emeği Derneği
– Demir Leblebi Fanzin
– Demir Leblebi Kadın Derneği
– Demokratik Kadın Hareketi
– Deniz Yıldızı Kadın Dayanışma Derneği
– DİKAD – Diyarbakır İş Kadınları Derneği
– Dikili Kadın Platformu
– DİSK Basın-İş’li Kadınlar
– Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Danışma ve Uygulama Merkezi
– Ekmek ve Gül
– EKDAV – Ege Kadın Dayanışma Vakfı
– ELDER -Çanakkale Kadın El Emeğini Değerlendirme Derneği ve Kadın Danışma Merkezi
– Engelli Kadın Derneği
– Erciş Kadınları Koruma ve Danışma Derneği
– Erktolia
– Erzincan Katre Kadın Oluşumu
– Esenyalı Kadın Dayanışma Derneği
– Eşitlik Koalisyonu
– Eşit Haklar İçin İzleme Derneği
– Eşit Yaşam Derneği
– EŞİTİZ – Eşitlik İzleme Kadın Grubu
– EVKAD – Adana
– Ev Eksenli Çalışan Kadınlar Çalışma Grubu
– Ev Eksenli Çalışan Emek Sensin Kadın Derneği
– FeminAmfi
– FeminArt
– Feminist Çukurova
– Feminist Kadın Çevresi
– Fethiye Kadın Danışma Dayanışma Derneği
– Filmmor Kadın Kooperatifi
– Foça Barış Kadınları
– GEN-DER Toplumsal Cinsiyet Çalışmaları Kolektifi
– GİRKADE- Girişimci Kadın Derneği
– Göztepe Dayanışması L’animo Kadın Grubu
– Gülsuyu Gülensu Kadın Dayanışma Evi
– Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları
– Halkevci Kadınlar
– HDK Kadın Meclisleri
– Hêvî Lgbti Derneği
– İHD İstanbul Şubesi Kadın Komisyonu
– İlerici Kadınlar Meclisi
– İmece Ev İşçileri Sendikası
– İKAM – İstanbul Kadın Araştırma Merkezi
– İRİS Eşitlik Gözlemevi
– İskenderun Kadın Platformu
– İstanbul Kadın Kuruluşları Birliği
– İstanbul Lgbti+
– İŞKAD – Adana İş Kadınları Derneği
– İzmir Amargi
– İzmir Ev Kadınları Turistik El Sanatları Derneği
– İzmir Kadın Dayanışma Derneği
– İzmir Kadın Kuruluşları Birliği
– İzmir Kadın Platformu
– Jineoloji Dergisi
– KADAV – Kadınlarla Dayanışma Vakfı
– Ka.Der Ankara
– Kadın Adayları Destekleme Derneği
– Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu
– Kadın Cinayetlerine Karşı Acil Önlem Grubu
– Kadın Dayanışma Vakfı
– Kadın Emeğini Değerlendirme Vakfı
– Kadın Meclisleri
– Kadın Özgürlük Meclisi
– Kadına Şiddete Karşı Müslümanlar
– Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği
– Kadın Yazarlar Derneği
– KAHDEM – Kadınlara Hukuki Destek Merkezi
– Kadın Erkek Birlikte Sosyal Eşitlik Derneği
– Kadın ve Aile Eğitim Kültür Yardımlaşma Derneği
– Kadın Emeği Kolektifi
– Kadın Savunma Ağı
– KAMER Vakfı
– Kampüs Cadıları
– Kaos GL
– Kapatılan VAKAD’ın Emekçileri
– Karadeniz İlleri Kadın Platformu Derneği
– Karadeniz Kadın Dayanışma Derneği
– KASAİD – Kadının Sosyal Hayatını Araştırma ve İnceleme Derneği
– Kayseri Kadın Dayanışma Derneği
– KAZETE.DER – Kadın Erkek Eşitliği Derneği
– KAZETE
– KEİG – Kadın Emeği ve İstihdamı Girişimi Platformu
– KESK Kadın Meclisi
– KESK Van Kadın Komisyonu
– Kocaeli Ekmek ve Gül Kadın Dayanışma Derneği
– Kocaeli Kadın Emeği Kolektifi
– Körfez Bağımsız Kadın Dayanışma Grubu
– Kırkyama Kadın Dayanışması
– Kırmızı Biber Derneği
– Kızkardeşim Kadın ve Dayanışma Derneği
– Lambdaistanbul LGBTİ Dayanışma Derneği
– Mavi Göl Kadın Derneği
– Mersin Bağımsız Kadın Derneği ve Danışma Merkezi
– Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı
– Mor Çetele
– Mor Dayanışma
– MorEl LGBTİ Eskişehir
– Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği
– Muğla Emek Benim Kadın Derneği
– Nar Kadın Dayanışması
– Pembe Hayat LGBTT Dayanışma Derneği
– Samandağ Kadın Dayanışma Derneği
– Samandağ Kadın Emeği Derneği
– Saray Kadın Derneği
– Şahmeran Kadın Platformu
– Se-kad – Seyhan Kadın Çocuk Dayanışma Eğitim ve Kültür Derneği
– Sil Baştan Kadına Yönelik Şiddet Ve Çocuk İstismarıyla Mücadele Derneği (Balıkesir)
– SODA – Sosyal Dayanışma Ağı
– Sosyal Haklar Derneği’nden Kadınlar
– Sosyalist Kadın Meclisleri
– Söke Kadın Sığınma Evi Yaptırma ve Yaşatma Derneği
– SPoD – Sosyal Politikalar Cinsiyet Kimliği ve Cinsel Yönelim Çalışmaları Derneği
– S.S. Ankara Zeytindalı Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
– Tarlabaşı Toplumunu Destekleme Derneği’nden Kadınlar
– TMMOB İstanbul İKK Kadın Komisyonu
– TODAP – Toplumsal Dayanışma için Psikologlar Derneği Kadın Komisyonu
– TJA – Tevgere Jinen Azad
– Trabzon Eşitlik İnisiyatifi
– Trabzon Ev Eksenli Çalışan Emek Sensin Kadın Derneği
– Tuzluçayır Kadın Dayanışma Derneği
– Türk Anneler Derneği Trabzon Şubesi
– Türk Kadınlar Birliği ve 80 Şubesi
– Türk Üniversiteli Kadınlar Derneği
– Türkiye Gazeteciler Sendikası Kadın ve LGBTİ Komisyonu
– Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu
– Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği
– Üniversiteli Kadın Kolektifi
– WINPEACE – Kadın Barış Girişimi Türkiye – Yunanistan
– Van Sarayı İlçesi Kadın Çocuk ve Aile İlişkilerini Geliştirme, Modernleştirme, Koruma ve Güçlendirme Derneği
– Viyan Kadın Korosu
– YAKAKOP – Yaşam Kadın Çevre Kültür ve İşletme Kooperatifi
– Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği
– Yaşam Kadın Merkezi Derneği
– Yeni Demokrat Kadın
– Yeni Yol’dan Kadınlar
– Yeşilpınar Kadınları Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği
– Yeşil Feministler
– Yetişme Çağındaki Çocukları Koruma Derneği
– Yoğurtçu Kadın Forumu