Makale

1 Mayıs’a giderken… Nasıl Bir Birlik?

 

1 mayıs kadınİşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs, kadınlar için de önemli bir gündemdir. Genel bir ifadeyle milliyet, mezhep ya da cinsiyet gözetilmeksizin yekpare bir işçi sınıfından bahsedilse de, ulusal baskının olduğu, ataerkinin en köklü bir şekilde yaşandığı günümüz dünya koşullarında (yani emperyalist-kapitalist sistemde) bu yekparelik, sosyolojik açıdan çeşitli (ve de “başka” çelişki alanlarının da unsuru oldukları) kategorileri içinde barındırmadığı anlamına gelmemektedir.

Bu tespit önemlidir ve kimilerinin iddia ettiği gibi işçi sınıfını bölmeye/parçalamaya değil, aksine daha ileri bir noktada birliktelik oluşturmaya yöneliktir. Zira bu kategorileri görmezden gelmek, başka çelişki alanlarını küçümsemek (ya da genel sorunun içinde eritmek) işçi sınıfının tamamen eşitlerden oluştuğunu iddia etmek olur ki, bu da tam anlamıyla egemen kesimin cephesinden (yani egemen ulusun, egemen cinsiyetin) baktığımıza işaret eder. Zira egemen ulus ya da cinsiyet mensupları yani diğer aidiyetlerin ayrıcalıklarını kullananlar ile “öteki”ler, aynı sınıf çatısı altında da olsa gerçek bir birlik ve bütünlük içinde değildirler/olamazlar. Bunu iddia etmek, mevcut ayrıcalıkları kullanmaya devam etmek istemenin bir başka (gizli) halidir, ki tüm “gizli” haller gibi daha tehlikelidir.

Nihayetinde yukarıda bahsettiğimiz ayrımlar bizim niyetimizden bağımsız olarak vardır. Yani mevcut sömürücü sistem, sınıfı ezen ve ezilen ulus, ezen ve ezilen cins, ezen ve ezilen mezhep vb. olarak böler ve bunu da ayrıca değerlendirmeye çalışan politikalar üretir. Biz de kendimiz açısından bu durumu hesaba katmaksızın bir söylem ve politika oluşturmanın nasıl işe yaramadığını bugüne kadar defalarca deneyimledik. Belki birileri bu yolu bir kez daha deneme isteğinde olabilir ama buna en başta çelişkinin “ezilen” kısmında yer alanlar izin vermez/vermemelidir.

Burada, hiç de iddia edildiği ya da sanıldığı gibi sınıf içindeki bu kesimlerin birbiriyle savaşa tutuşmasından bahsetmiyoruz. Bunun düşmanın işine geldiğini herkes biliyor. Aksine biz bu kesimlere ait sorunların göz ardı edilmesinin de yine aynı düşmanın işine geldiğini iddia ediyoruz. Bu nedenle de “ezilenlerden yana hiçbir mücadele ve direniş alanı, sınıfsallık gerekçesiyle yok sayılamaz, görmezden gelinemez, hafife alınıp değersizleştirilemez” diyoruz. Bunu yapanlar, sınıfsallıktan hiçbir şey anlamamaktadırlar.

Bu nedenle 1 Mayıs başta olmak üzere her türlü eylem ve etkinlikte, birlik ve beraberlik içerisinde bulunanlardan bir kesimin (hem de en az yarısının) ayrı ve artı bir enerji yaratması, özel bir mücadele/direniş dinamiğini güçlendirmeye çalışması hem doğal ve hem de gereklidir.

Yeni Demokrat Kadın olarak, tüm bunları tartıştıktan sonra, önümüzdeki 1 Mayıs’a, üstelik güvencesiz kadın emeği üzerine yürüttüğümüz kampanyayla da bütünleştirerek, kendi özgünlüğümüz çerçevesinde katılmanın önemli olduğunu düşünüyoruz.

Gündemimiz bu doğrultuda “güvencesiz” emek üzerineyken, bunun içerisinde özel hedef olarak öncelikle bu emeğin sahibi olan kadınlar açısından emeğinin görünmezliğini tartışmak gerektiği, bugüne kadar yürüttüğümüz kampanya faaliyeti içinde kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Birçok bölgede evler, ev eksenli çalışma sonucu “bacasız atölye” haline dönüşmüşken, buralarda çalışan kadınların hala kendini “ev kadını” olarak nitelemesi bile tek başına kadınların farkındalığını artırmanın önemine dikkat çekiyor. Dolayısıyla, 1 Mayıs’ta emekçi kadınların emeğini görünür kılan, gerçek karşılığını talep eden pankart, döviz ve sloganlarla alanlarda olacağız.

Yeni Demokrat Kadın

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu