Bir katliamın gerekçesi ne olabilir? Cinnet mi, alkol mü?

Bu gün, Halfeti’nin Seltek Köyü’nde sabah saatlerinde Yasin Büyükertaç, uyuyan eşi Fatma ile oğlu Devran ve kızı Rojda’yı öldürdü. Kadın ve çocuklar, otopsi için Urfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne, daha sonra cenaze için Halfeti’ye gönderildi.
Cinnet geçirdiği söylenen katil, köylüleri verdiği bilgiye göre; önce eşiyle tartışmış, sonra alkol almış, en sonunda da cinnet geçirmiş. Kadın cinayetlerinde sıkça duyduğumuz bu “gerekçeler”, açılan davalarda ceza indirimi için gayet işe yarıyor. Eğer katil, tartışmasaydı, alkol almasaydı ya da cinnet geçirmeseydi; “melek” gibi olabilirdi. Muhtemelen de bu durumların dışında, “sevgi dolu” bir adamdır; “öldüren sevgi”.

Oysa araştırmalar açıkça ortaya koyuyor ki; aile içi erkek şiddeti sonucu ölen kadınların, yaşamı boyunca aynı kişiden sistematik biçimde şiddet görüyor. Yani Fatma Büyükertaç ve çocukları, eşi cinnet geçirmeden önce de zaten şiddete maruz kalıyordu. Dolayısıyla bu sistematik işkencenin, kadına yönelik şiddetin; ne alkol, ne tartışma, ne de cinnet bahanesi olabilir. Bu katliamların hiçbir gerekçesi, bahanesi olamaz.