Güncel

Çocukların gözlerindeki umudu dayanışmayla büyüteceğiz!

Her katliam sonrası biraz zaman geçiyor ve hayat normalleşiyor. Sonra bir patlama haberi ve bir katliam, ölüm, acı, keder daha…

Amed, Suruç, Ankara, İstanbul, Cizîr, Sûr, Silopiya, Nisebîn, Gever ve daha niceleri hep aynı, biraz zaman geçer acın hafiflemeye başlar, sonra bir akşam bir haber daha gelir; Dîlok’ta bir düğünde bombalı katliam…

Önce bombanın nerede, kimin düğününde patladığı konuşulur televizyonlarda! Sanki bir önemi varmış gibi, ölen insan değilmiş gibi. Sonra haberler çarpıtılır ve arkasından yayın yasağı getirilir. Bir anda tüm planlarını değiştirerek gelirsin “olay” yerine.

Tanık olursun sokaktaki yanmış et kokusuna, taziye evlerindeki acıya, tahrip olmuş evlerin duvarlarındaki kan izlerinde görürsün yaşananı, canlanır gözünde. Kadınlar, en çok da kadınların acısı burkar yüreğini. Çocuğunu, babasını, annesini, kardeşlerini kaybeden kadınların ağıtları anlatır her şeyi. Bilmediğin ama hiç de yabancı olmadığın bir dilde yakılan ağıtlar kalbinin, beyninin içinde çınlar, yankılanır.

Ölenlerin birçoğu çocuktu. Oysa ki elleri ve bacakları yanmış bir çocuk bile bu katliamın bizlerde bıraktığı acıyı ortaya koymak için yeterli. Ziyaret ettiğimiz evlerden birinde yaralı olan bir çocuk, “çekim için üzerini örtelim, böyle çıkma” dediğimizde, “ağırlık oluyor canım yanıyor” diyor. Katledilen çocukların umutlarını, yarınlarını kurtulanlarda görüyoruz.

Haber yapmak için dolaştığımız hastanelerden birinde küçük bir kız çocuğu sohbet etmeye başladığımızda “Her şey güzel olacak değil mi? Annem bana köyümüzü anlatınca biraz unutuyorum acılarımı” diyor. Sıkıyorum dişlerimi ne de olsa güçlü olmak gerekir, dimdik durmak için. Ama akşam eve dönüp uyuduğunda rüyalar bırakmaz peşini. Bir şekerle mutlu olan ama elleri yanık olduğu için ellerini açamayan çocuğun gözlerindeki umut ayakta tutar seni.

Tabii ayakta durma gücünü baltalayan haberler de gelir basın masasına. Mesela ailelerden alınan bir bilgiye göre, Medical Park Hastanesi’ne taşınan yaralılardan birinin ailesine; yaralıya verilecek kan karşılığında 60 kişinin hastaneye kan vermesi gerekiyor denilir. Aile çaresiz bulabildiği 8 kişiyi ilk elden getirir hastaneye, ama olay burada açığa çıkar ve hastanede birisi uyarır aileyi, “Kan vermeyin, satmak için istiyorlar” der. İnsanların acılarından çıkar elde etmeye çalışan insanlarla tüm çıplaklıklarıyla karşılaşırsın. Hele acı çeken Kürt ise devleti de, Türk’ü de, Türk’ten çok Türk’ü de çıkarlarını öne serer. Ağıtlar yine sadece Kürtçe yakılır, tercüman bulamaz.

Heyetler gelir, bürokrasi işler, ev ev dolaşılır taziyelerde bulunulur. İçselleştirenler, acılara tercüman olmak isteyenler gelir, acıları paylaşmaya çalışır; Türk’üyle, Laz’ıyla, Ermeni’siyle… Kurumlar, DKÖ’ler, bireyler acılara ortak olmaya çalışılır ne de olsa hep aynıdır acılar, yaşanır hep; parçalanan bedenlerde, kimyasallarla yakılmış veya teşhir etmek için sokaklara atılan gerilla bedenlerinde. Dinledikçe iç yüzünü görürsün, zaman geçtikçe ortaya çıkar. Göz göre göre geliyorum diyen katliam, katliam öncesi yapıldığı söylenen şeyler, hepsi beynine mıh gibi çakılır.

Patlamayı yaşayanlardan birisi anlatıyor hastanede: “Patlamadan önce telefonlarımız çekmiyordu, insanlar bize ulaşamıyordu, biz de patlama sonrası ambulansı aramak istediğimizde arayamadık ama ambulans geldi.” Bir başkası ise, “Ben görüyorum, biliyorum, imamım. Camilere gelenleri az çok anlıyorum, güvenlik güçlerini kaç kez uyardık ama hiçbir şey olmadı. Bu insanlar inşaatlarda çalışıyor iş veriliyor, görüp söylüyorsun, hiçbir şey yapılmıyor” diyor. Ne de olsa belli mahallelerinde DAİŞ bayrakları donatılmış hatta katliam sonrası konvoylarla kutlamaların yapılabildiği bir ülkedeyiz/ildeyiz.

Patlamadan 1 gün sonra belediyenin jet hızıyla yaptığı temizlik çalışmalarıyla, işçileri gece gündüz çalıştırarak katliamın izlerinin alelacele nasıl sildiğini görüyoruz. 3 gün boyunca hummalı bir şekilde yapılan çalışmalara rağmen o izlerin hala kaldığını ve aslında insanların yüreğinde olduğunu görüyoruz.

 

DÎLOK’tan bir YDK’lı

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu