Erkek/Devlet Şiddeti’ne Karşı 25 Kasım’da Birbirimiz İçin İsyanı Büyütelim!
2021 yılında “Kadına Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü” 25 Kasım’ı devlet/erkek şiddeti karşısında birbirimiz için isyanı büyüterek karşılıyoruz. Kadın ve LGBTİ+’ları katletme ve kaybetme politikalarına, işyerlerinde artan taciz ve mobbinge, ev içi emeğin sömürülmesine, kampüslerde artan şiddet ve tacize, nefret cinayetlerine karşı mücadeleyi büyütüyor, “Birbirimiz için isyandayız” diyoruz.
1960 yılında Dominik Cumhuryeti’nde Trijillo Diktatörlüğüne karşı isyan eden Mihrabel Kardeşler olarak anılan üç kız kardeş Patria, Minevra, Maria Teresa faşist diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüz edilerek katledildi.
61 yıl önce Mihrabel Kardeşler’in faşist diktatörlük karşısında büyüttükleri isyan bugün kadın özgürlük mücadelemize yol gösteriyor.
Bu isyanın yol göstericiliğinde şiddetin her türlüsüne karşı, dünyanın dört bir yanından kadınların mücadelesi büyüyor.
Patriyarkal/kapitalist sistemin doğa, hayvan ve insan sömürüsünü her geçen gün arttırdığı, emperyalist savaş politikalarıyla ezilenlere dönük saldırıların artarak devam ettiği, TC devletinin savaş ve işgalden beslenen politikalarıyla halkı yoksulluk, açlık ve sefalete sürüklediği bir dönemde karşılıyoruz 25 Kasım’ı. Bu yıl ‘tek adamın sözüyle’ bir gece yarısı İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesinin ardından ilk 25 Kasım’ımız.
AKP-MHP iktidarının zafer naralarıyla kadın ve LGBTİ+’ların haklarını koruyan uluslararası bir sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nden çekildiğini ilan etmesiyle birlikte kadın ve LGBTİ+’lar kazanımlarına yönelen bu saldırı karşısında “Vazgeçmiyoruz” diyerek ülkenin her tarafında sokaklara çıktı.
Erkek iktidar İstanbul Sözleşmesi’nden çekilirken kadınlar sokak ortasında katlediliyor, kaybediliyor!
Evde, sokak ortasında, işyerinde katledilen veya devletin kolluk güçleri desteğiyle kaçırılan, kaybedilmeye çalışılan kadınlara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Neredeyse iki yıla yakındır Gülistan Doku’dan haber alınamıyorken, Nadira ve Yeldana’nın katilleri korunmaya devam ediliyor. Kürdistan’da savaş ve işgal politikalarının bir parçası olarak, İpek Er’in katili Musa Orhan devlet zırhı ile korunurken erkekler devlet eliyle cesaretlendiriliyor.
Kadınlar Kürdistan’da devletin çete-mafya örgütlenmeleri aracılığıyla özel savaşın bir politikası olarak cinsel şiddet ve katliamla tehdit ediliyor. İzmir’de devletin kontrgerilla örgütü SADAT ile ilişkili olan Orhan Gencer, erkek iktidarı da arkasına alarak Deniz Poyraz’ı katlediyor.
Kadınlar bir taraftan katletme politikalarıyla hedef alınırken, diğer yandan gözaltında çıplak arama işkencesi ve kaybedilme tehditi ile sindirilmek isteniyor. TJA sözcüsü Ayşe Gökkan’a verilen 30 yıl ceza ile Kürt kadın hareketi başta olmak üzere, kadın mücadelesi yargılanmak isteniyor. Erkek egemen devlet, kadın ve LGBTİ+’ları katleden, cinsel şiddet uygulayan erkekleri serbest bırakarak ya da “haksız tahrik”, “iyi hal” indirimleri uygulayarak erkekleri korumaya ve cesaretlendirmeye devam ediyor. Aynı yasalar Ümitcan Uygun, Musa Orhan gibi kadın faillerini cezasızlıkla ödüllendirirken; sistematik şiddet uygulayan erkekten kedisini korumak için öz savunmasını kullanan Çilem Doğan’a 15 yıl ceza veriyor ve yaşamına sahip çıkan kadınlara gözdağı verilmeye çalışılıyor!
Patriyarkal düzenin her türlü şiddetine, kazanımlarımıza ve haklarımıza yönelik özel saldırı politikalarına karşı, birbirimiz için isyandayız!
Erkek “adalet”in yasalarıyla kadınları ve kadın mücadelesini yargılayanlar karşısında Çilem, Nevin ve öz savunmasını kullanan tüm kadınlarla, Kürt Kadın mücadelesi yürüten Ayşe Gökkan, Leyla Güven ve tutuklu bulunan siyasi kadın tutsaklarla dayanışmayı büyütüyoruz.
Katledilme ve kaybedilmeye karşı 25 Kasım’da sokaklarda, meydanlarda buluşmaya; Birbirimiz için isyanı birlikte büyütmeye çağırıyoruz!
Heteroseksist düzenin nefretine karşı 20 Kasım’da; Katledilen Translar İçin İsyandayız!
2021 yılında, 20 Kasım’da heteroseksist düzen eliyle her yerde nefret suçları artarken, devletin transfobiden beslenen politikalarının bir sonucu olarak yaşam hakkı yok sayılan, ötekileştirilen ve nefret cinayetleriyle katledilen translar için isyanı büyütüyoruz.
20 Kasım 1988’de ABD’li siyah trans Rita Hester’in öldürülmesinin ardından LGBTİ+ örgütleri tarafından 20 Kasım “Nefret Suçu Mağduru Transları Anma Günü” olarak tanınmaya başlanıyor.
Bayram Sokak’tan Esat-Eryaman’a; ötekileştirilen, hemen her gün katledilme tehdidi yaşayan, yaşam alanlarından tecrit edilen, devlet destekli çetelerle karşı karşıya bırakılan, evleri mühürlenen transların eşitlenme mücadelesine sahip çıkıyor; dayanışma ve mücadeleyi büyütüyoruz.
Kendi yaşam ve mücadele alanlarımızdan başlayarak, topyekun ikili cinsiyet sisteminin yarattığı nefret politikalarına karşı mücadelede translarla yan yana olmanın, dayanışmayı büyütmenin öneminin bilincindeyiz. Bu yüzden “Nefrete inat, yaşasın hayat”, “translarla eşitleneceksiniz” diyerek 20 Kasım’da birbirimiz için isyandayız!