Gever’de yeniden inşa ile kadınlar hapsedildikleri duvarları yıkıyor!
Hep deriz, dört duvar arasına hapsedilmiştir bedenimiz ve kimliğimiz… Hapsedildiğimiz, çıkmak için çabaladığımız, uğruna büyük mücadeleler verdiğimiz, kimi zaman katledildiğimiz, çoğu zaman şiddetin türlü hallerine uğradığımız bu duvarlar Gever’de yıkıldı! Hem de devlet tarafından… 13 Mart günü başlayan sokağa çıkma yasağında bir ay boyunca ablukaya karşı direnenler katledildi; sonrasında evlerle savaşıldı, yakıldı-yıkıldı-talan edildi.
Bütün bu savaş ve yıkım, “dört duvar”ın Gever’deki anlamını sorgulamaya itiyor. Devlet neden özel olarak bir buçuk ay boyunca evlerle savaştı? Erkek egemen sistemin kadına yönelik politikalarında kutsal saydığı “dört duvar”ın yine sistemin bir aygıtı-devlet tarafından yıkılmasının sebebi neydi? Yıkımın sonuçları kadınlara nasıl yansıyor? Kritik soru belki de şu olmalı: Bizim yıkmaya çalıştığımız duvarlarla, devletin yıktığı duvarlar arasındaki fark nedir?
O duvarlar kadınların emeği ile sıvalı!
Genel anlamda sorularımızın cevabını, bu savaşımın Gever halkına göçü dayatması, asimilasyon politikasının devreye “kanlı-canlı” şekilde devreye sokulması oluşturuyor. Evlerle savaş, kadınlar açısından ise yaşam alanlarına saldırı şeklinde anlam buluyor. Devlet, dört duvarı yıkarken kadınların sosyal alanlarını yok etme amacını taşıyor. Ki yine aynı duvarlara kazıdığı cinsiyetçi söylemleriyle erkek zihniyet Gever’de kendini en somut haliyle ortaya koyuyor. Diğer yandan devletin tankıyla, topuyla yıktığı evlerin en çok da kadınların alınteriyle, emeğiyle sıvalı olduğu bir gerçek. Bu yüzdendir ki Gever’de sokağa çıkma yasağının ilan edilmesiyle evlerini boşaltmak istemeyenler en başta kadınlar olurken, yasağın sona ermesiyle evlerini yeniden inşa etmek için mahallelerine dönenler yine kadınlar oluyor.
Yeniden inşa ile “dört duvar” parçalanıyor!
Bütün bu yıkıma karşı kadınların evlerine sahip çıkması, yeniden inşa için mahallelere ilk dönenlerin Geverli kadınlar olması, “duvarlar”ı yeniden kurmak üzere inşaya başlaması, erkek egemen sistemin hapsettiği duvarları parçalar nitelikte. Kadınlar kendi sosyal alanlarını korumak için giriştikleri yeniden inşa ile erkek zihniyetin yıkımına karşı çıkıyor, kendi emeklerini sahipleniyorlar. Tam da burada yıkmak istediğimiz duvarlar ile devletin yıktığı “dört duvar” arasında keskin bir çizgi var. Bir taraf özgürleşmek için kökten bir yıkım gerçekleştirmek isterken diğer taraf yıktığı duvarlar ile erkek egemen zihniyeti yine ve yeniden üretmeye çalışıyor. Ve Gever’de kadınlar, yeniden inşa ile duvarlarını yükseltirlerken aslında tam da o duvarları parçalıyorlar.
Kendi duvarlarımızı parçalamak için…
Yeniden inşaya kadınlar olarak dahil olmamız bu yüzden önemli. Gever’de, Sûr’da, Nisêbîn’de yakılıp yıkılan evlerin yeniden inşası ile kadınlar kendi duvarlarını parçalarlarken kadın dayanışmasını örmek, büyütmek hepimizin hapseldildiği duvarları parçalayacaktır.(Gever’den bir YDK’lı)