Hindistan’da kadın direnişi
Her üç kişiden birinin açlık sınırında yaşadığı Hindistan’da, ezilenin ezileni olmak yani kadın olmak; yoksulluğun yanında eril zihniyete karşı da amansız bir mücadele yürütmektir.
Bu aralar yaldızlı sözlerle basında duyurusu yapılan oldukça bilimsel(!) bir gelişme var: “Çocuk sahibi olamayan Batılı çiftler adına hamile kalan yoksul Hintli kadınların doğum yaptığı dünyanın ilk ‘bebek fabrikası’ Hindistan’da hizmete girdi.”
Dahası devamında Hindistan toplumunda hiçbir değeri olmayan kadına biçilen misyon; kendini haberin sunuluşunda gösteriyor, gizlenme gereği duymaksızın… “Hindistan‘ın Gujarat eyaletinde açılan hastanede bugüne kadar 100 Batılı çift 28 bin dolar karşılığında yoksul bir Hintli kadını taşıyıcı anne olarak kiraladı”
Elbette erkeklere bir mal gibi satılan kadın bedeninin “kiralanması” çok da şaşırtıcı değil. Hindistan’da her an sokak ortasında toplu tecavüze uğrama korkusuyla yaşayan kadınlardan “şanslı” olanları küçük yaşta evlendirilip, her gün sadece bir erkeğin tecavüzüne uğruyor! Yasalarda evlilik için 18 yaş gibi göstermelik bir sınır olmasına rağmen; kadınlar için yaşamın acı yüzü çok erken kendini gösteriyor. Yasalarda aksi ibareler bulunsa da Hindistan’da kadınların boşanması kabul görmüyor. Boşanmaların gerçekleştiği istisnai durumlarda ise, bu ancak aile kararıyla mümkün olabiliyor ve kadına yaşam boyu evlenme yasağı uygulanıyor.
Bir diğer yandan Hindistan’da da “aile içi şiddet” gelir düzeyi fark etmeksizin çoğu kadının karşılaştığı bir durum. Kadına yönelik şiddetin en uçlaştığı; fakat aslında en normalleştiği nokta ise, “namus cinayetleri”… Geleneksel kast sisteminin toplumda hala hüküm sürmesinin sonucu olarak farklı kast ve dinden kişilerin yaptığı evlilikler cinayetlerle sonlanmakta…
“Erkek” dünyanın tüm ihtiyaçlarına karşılık olabilmesi için yeri geldiğinde “seks objesi”, yeri geldiğinde “kuluçka makinesi” olarak kullanabileceğini düşünen sistem, kadın bedeni üzerinden rant sağlamaya çalışadursun; açlıkla terbiye edilmeye çalışan Hindistan halkının kadınları, bedenleri üzerinde kurulan çok boyutlu tahakküme karşı direniş içindeler. Kadınların kurtuluş mücadelesi, yapılan kimi yasal değişikliklerle ilk filizlerini verirken; bu uzun soluklu ve olabildiğine engebeli yolda, özgürlüğün kadın direnişinden geçeceği muhakkaktır.
Amed’ten bir YDK’lı