Kadın mücadelesinin durumu tartışıldı
İstanbul: Kadıköy Dayanışması tarafından örgütlenen “AKP Gericiliğine Karşı Kadınların Var Olma Mücadelesini Tartışıyoruz” başlıklı forum Kadıköy Barış Manço Kültür Merkezi’nde yapıldı. Yazar Sevim Belli, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu adına Gülsüm Kav, Gazeteci Michelle Demishevich, Feminist Gazeteci Damla Yur ve Özgür Hukukçular Derneği adına Arzuhan Halis’in konuşmacı olarak katıldığı forum saat 20.00’de başladı.
“En önemli kazanım, kadınların sokağa çıkmasıdır”
23.00’e kadar süren forumda ilk olarak KCDP adına Gülsüm Kav konuşmasını yaptı. Kadın cinayetlerindeki artışa dikkat çeken Kav, Özgecan ile birlikte sokağa yansıyan enerjinin bir birikim olduğunu ve bunun AKP’nin savaş politikalarına karşı yaşanan Gezi eylemlerine benzetilebileceğini belirtti. Özgecan eylemlerini “Kadınların Gezisi “ şeklinde tanımlayan Kav, tüm dünyada konjonktürel olarak yaşanan “modernleşmenin” sonucu olarak farklı coğrafyalardan ve kültürlerden kadınların da bu modernleşmeye paralel sokaklara çıktığını dile getirdi. “Modernleşme”den kastının tam olarak ne olduğunu açmayan Kav, kadın mücadelesinin bu yükselişinin AKP dönemine gelmesi dolayısıyla çok ciddi bir saldırıyla karşılaştığını ekledi. Konuşmasının sonlarına doğru Gülsüm Kav, “Kadın cinayetlerinin temelinde kadın haklarının ve varlığının tanınmaması var” derken, mecliste oluşturulan TBMM Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerini Araştırma Komisyonu’nun kadınların mücadelesi sonucunda (her ne kadar işlemese de) kurulduğunu dile getirerek en büyük kazanımın kadınların sokağa çıkması olduğunu ifade etti.
“Rojava Devrimi bir modeldir”
Gülsüm Kav’ın ardından Özgür Hukukçular Derneği adına Arzuhan Halis konuşmasını yaptı. Rojava Devrimi’nin, savaşan ve politika yapan kadınların öncülüğünde geliştiğini belirterek sözlerine başlayan Halis, Kürt kadının hem sisteme hem de feodal yapıya karşı hem cins hem de ulus mücadelesi verdiğini söyledi. Kürt kadını ve mücadele içerisinde kalan tüm kadınlar kurtulmadığı sürece Kürtlerin kazanamayacağını belirten Halis, kadın ordulaşmasını da bu bağlamda okumak gerektiğini ifade etti. “Toplumsal alanda da ciddi kazanımlara imza atıldı. Eş temsiliyet sistemi tam olarak amaçlananı henüz başaramamış olsa da pratik anlamda önemli bir kazanımdır” diyen Halis Rojava’da kadınların “Mala Jin” aracılığıyla toplumsal alanda adaletin bir parçası olduğunu ve bu sayede adaletin de kadın eliyle sağlandığını söyledi. Rojava’da ceza infaz kanunlarına göre müebbetle cezalandırılan tek suçun kadına karşı uygulanan şiddet olduğunu ifade eden Halis, kadınların özsavunma ile güçlendirilmesi gerektiğini ve bunun da sadece fiziksel savunma olarak algılanmaması; ekonomik, politik, duygusal, sosyal alanda da güçlenmeyi kapsadığını ekleyerek sözlerini sonlandırdı.
“Kadın haberleri magazinleştiriliyor”
Daha sonra söz alan Gazeteci Damla Yur, sözlerine şimdiye kadar göreve gelmiş bakanların cinsiyetçi sözlerini hatırlatarak başladı. Cinsiyetçiliğin medya diline de vurgular yapan Yur, Berkin Elvan ve Pamir bebek örneğinde olduğu medyaya yansıtılan gibi anne olan kadının “acılı” görünümü ve neredeyse tüm açıklamaları babanın yapmasının cinsiyetçi bir tercih olduğunu söyledi. Yur, aynı yaklaşımın başka versiyonunu ise Roboskî’de “anne”liğin kutsallaştırılarak anne olmayan kadınların söz hakkı bulamamasında gördüklerini dile getirdi ve bu yaklaşımın aile-kadın algısının iyi sorgulanmıyor olmasından kaynaklandığını da sözlerine ekledi.
Anaakım medyanın da kadın haberleri konusunda ikiyüzlü bir politika izlediğini dile getiren Yur, bir yandan kadın cinayetlerinin magazinleştirildiğini ve teşvik edici haberlere dönüştürüldüğünü söyleyerek eleştirilerini dile getirdi.
“7 yıl mesleğimi yapamadım”
Forumun devamında söz alan gazeteci Michelle Demishevich ise özelde translar genelde LGBTİ’lerin yaşadığı sorunlara değinerek söz alan Demishevich, söylemde kullanılan “biz kadınlar” ifadesinin ayrımcı olduğunu, trans kadınları kapsamadığını belirtti. Kadın cinayetleri yaşanırken, trans kadınların da devlet başta olmak üzere erkek egemen zihniyet ve uzantıları tarafından öldürüldüğünü hatırlatan Demishevich, medya dilinin de toplumsal cinsiyet odaklı kullanılomadığını ve cinayetleri teşvik edici olabildiğini söyledi.
Transların sürekli saldırıya uğradığını ifade eden Demishevich, soruşturma süreçlerinin de çok zorlu geçtiğini dile getirerek sözlerini medya alanında yaşanan zorluklara bağlayarak “Transların Hürriyet, Star, Milliyet, vb medya kuruluşlarında iş görüşmesine bile kabul edilmiyoruz, ben yıllarca mesleğimi yapamadım” dedi. Milliyet gazetesinde Eylül Cansın’ın ölümünün ardından çıkan “Translardan fuhuş pazarlığı” gibi haberleri örnek göstererek transfobik yaklaşımı eleştiren Demishevich, gazetelerde LGBTİ istihdamının bir nebze giderildiğini ancak asıl zeminin hala ayrıştırıcı olduğunu sözlerine ekledi. Demishevich son olarak transların barınma ve ulaşım haklarını bile kullanamadıklarını, sürekli yaşanan saldırılardan ve imkanların kullandırılmamasından dolayı mağdur edildiğini belirtti.
“Toplumsal çürümüşlükte zirve noktadayız”
Forumda son olarak söz alan Sevim Belli, toplumsal çürümüşlükte zirve noktada olunduğunu ve kadına yönelik şiddetin ciddiye alınması gerektiğini belirtti. Belli, ancak örgütlü biçimde mücadele edilebileceğini vurgularken, aksi halde başarıya ulaşılamayacağını ifade etti.
İsveç ve Fransa’da bu kadar cinayetin işlenmediğini ya da yozlaşmanın bu boyutta olmadığını (!) dile getiren Belli, İsveç’te göçmenlerin gelmesiyle beraber toplumsal çürümüşlüğün arttığını belirterek asıl suçluyu kapitalist erkek egemen sistem değil geri bıraktırılmış coğrafyalardan İsveç’e kendi kültürleriyle yerleşen göçmenlerin olduğunu belirtti. Fransa’da da ciddi oranda saldırıların olduğunun forum kısmında hatırlatılmasına rağmen görüşlerini değiştirmeyen Belli daha sonra TC’nin kuruluşundan sonra kadınların daha rahat olduğunu ve yozlaşmanın bu boyutta olmadığını ancak şimdi güven ortamının kalmadığını söyledi.
Konuşmacıların sözlerinin ardından yapılan foruma ayrılan kısa süre nedeniyle tartışmalar yeterli olmamakla birlikte kadın mücadelesinin nasıl gelişeceğine dair yapılan soru ve cevaplarla tartışmalar sonlandırılmış oldu.