Kadınların emeğiyle büyüyen-emek hırsızı AVON!
Geçmişten günümüze birçok bilindik şirket, holding ve büyük iş yerleri işçi ve emekçiler üzerinden yükselmiştir-yükseliyor. Aynı zamanda bu iş yerleri yükselirken yani birileri paralarını saklayacak yer bulamazken binlerce işçi, emekçi ise açlık sınırında ve hatta onunda altında çalışarak yaşamını sürdürmekte.
İşte bu şirket zincirlerinden sadece bir tanesi olan Avon kozmetik şirketi bu günlerde işten attığı ve emeğini sömürdüğü kadınların direnişleri ile gündemimizde. Avon 130 yıllık bir geçmişe sahip ve 10 milyar dolarlık cirosu ile dünyanın en büyük doğrudan satış şirketidir. Bu sene kuruluşunun 130. yılını kutlayan Avon’un, 100’den fazla ülkede 6 milyon “bağımsız kadın satış temsilcisi” var. Avon, bağımsız satış temsilcisi ile doğrudan satış modelini, “kadınların güçlenmesini” sağlayan otantik bir iş modeli olarak pazarlıyor.
Dahası, Avon’un üretim, depolama, taşıma süreçlerinde çalışan milyonlarca kadın işçi var. Avon pazarlama stratejisini “kadın güçlendirme” gibi toplumsal bir amaç üzerinden kurarak, meme kanseri ve aile içi şiddetle mücadele gibi sosyal sorumluluk temalarını kullanarak, fabrika içinde ve dışında cinsiyetçi bir şekilde yaptığı kadın emeği sömürüsünü pazarlama ayağında da sürdürüyor.
Avon bacasız bir fabrika
Avon’un sadece merkezi yerlerde ( büyük şehirlerde) depoları bulunmakta. Yani kendine ait satış noktaları bulunmamakta. Neden bulunsun ki? Milyonlarca katalog bastırıyor ve bu iş yerinde çalışmak isteyen her kadın bir satış noktası oluyor. Bu kadınlar sattığı ürünlerden sadece yüzde alıyor ve satış performansına göre lafı bile edilmeyecek kadar az ek para veriliyor. Bir de aynı üründen fazla sattığında ona hediye geliyor. Kadın o ürünü sattığında mutlu oluyor çünkü o üründen yüzde değil yüzde yüz alıyor.
Peki, bu ürünün sahibi ne alıyor? Bu ürünün sahibi satış noktaları ile uğraşmıyor, vergi vermiyor, satış elemanlarının sigorta derdi yok! Satış yaparsalar paylarını alıyorlar, yapmazlarsa milyonlarca satıcı var zaten!
Kadını ev içine hapseden şirketler zinciri
Bu sistemle kadınlara oturdukları yerden para kazanıyorlar muamelesi yaparak kadını ev içerisine iyice kapatıyorlar. Üstelik bu kadınların sırtından milyonlar kazanarak. Kadın düşmanı TC’nin de yapmak istediği bu değil mi? Güvencesiz, ev içerisinden çıkamayan, sürekli çocuk doğuran, ailesine ve çocuklarına bakan en önemlisi de itaat eden kadınlar ordusu yaratmak! İşte bu şirketler tam da sistemin ekmeğine yağ süren ve yoksulluğu çığ gibi büyüten şirketler zincirleridir.
Kadın eline kataloğu aldığında bakkaldan bir ekmek almaya giderken ve bir komşusuna oturmaya gittiğinde dahi para kazanacak! Ne kadar “cazip” değil mi? Bu çalışma şekli sadece Avon’la sınırlı değil; yoksul semtlerde mahalle aralarında kadınlar elbiselere etiket, boncuk, arma dikerek evinden ve mahallesinden çıkmadan “para kazanıyor”. Tam da erk bir toplumun düşündüğü gibi kadın ev ekonomisine “katkıda” bulunuyor. Gerçi bu zihniyet, kadın milyonlar kazansa da değişmiyor ancak konumuz değil (!)
Dayı başı sistemi
Bu şirketlerin bir de dayı başı çalışma şekilleri var. Mesela bir kadın bu şirkette satış yapmaya başladığında, başka bir kadını üye ederse ona “müthiş hediyeler” veriliyor. Örneğin elektrik süpürgesi gibi küçük ev eşyaları, mutfak eşyaları gibi gibi kadınlara “hitap eden” hediyeler veriliyor.
Bu üye sayılarında kotalar var. Bir kadın bu kotayı aşarsa, işte o zaman üye yaptığı tüm kadınların sorumlusu ve denetleyicisi oluyor ve şirkete rapor veriyor. Bu kadın artık üye yaptığı kadınlar üzerinden para kazanmaya başlıyor. Ancak yine hiçbir iş güvencesi olmadan yapıyor bunu. Şirketler ise bu durumu kadınlara “kariyer” imkanı diyerek allayıp pullayıp kadınlara yutturmaya çalışıyor.
İşte tam da bu noktada kadınlar arasında rekabet oluşturuluyor. Kadınlar olmayan bir “kariyer” için elinde katalog komşu komşu gezerek ve evine gelenlere reklam yaparak bu ürünlerin dağıtımını yapıyor. Bu ve buna benzer şirketler ise bu çabalardan milyonlarca liralar kazanıyor.
Avon işçileri bu zincirlerin ellerinde olduğu mesajını verdi
Sendika istedikleri ve kötü-ağır çalışma koşullarına başkaldırdıkları için işten atılan, Avon’un Gebze’de bulunan deposunda çalışan kadın işçiler ise günlerdir direnişte. İşte bu şirketlerin bir de depolarda kötü, ağır koşullarda ve güvencesiz çalıştırdığı işçiler var. Bu işçiler, kölelik zincirinin kırılmasının ellerinde olduğunu söylüyor. Çünkü bu zinciri oluşturanların biz emekçiler olduğunu çok iyi biliyorlar.