Güncel

Regl olmak ne pis ne de hastalık; İyi ki kanıyoruz!

 

Kadın olmak utanç mıdır? Bu soruyu geçtiğimiz günlerde haberlere yansıyan Nepal’de genç bir kadının ölümü sorduruyor. 15 yaşındaki Roshani Tiruwa, regl olduğu için bir barakaya kapatıldı ve burada yaktığı ateşle ısınmaya çalışırken dumandan boğularak yaşamını yitirdi. Eski bir Hinduizm inancı olan “chhaupadi”ye göre regl olan ya da yeni doğum yapmış kadınlar “kirli” görülerek barakaya kapatılıyorlar. Bu inanca göre, çoğu zaman toplumdan dışlanan kadınların aynı barınağı paylaşmasına dahi engel olunurken barınaklar yerleşim yerlerinin uzağına kuruluyor. Yani kadınlar, bedenlerindeki biyolojik olaylardan dolayı yalnızlaştırılıyor; suçlu ilan ediliyorlar.

Nepal’deki “chhaupadi” inancı, erkek egemen sistemin kadını bedenine ve kimliğine yabancılaştıran politikalarının en uç hallerinden biri. Diğer uç ise Nepal’den farklı değil elbette ki… Zira regl olmak, bütün toplumlarda utanılması gereken, hastalık olarak değerlendirilen ve kadınların kendilerini kirli hissetmesine neden olan bir döngü. Hijyenik çiçek desenli pedlerimizi kalabalık içerisindeyken binbir zorlukla çıkararak; kazağımızın altında, pantolonumuzun cebine saliselik dilimler içerisinde tıkıştırmamız aksiyon filmlerini aratmazken pantolonumuzdaki kan lekesi bütün günü mahvedebilir çoğu zaman. Marketlerde ped paketleri siyah poşetlere sarılır veya karnımızdaki ağrıyı açıklamak zorsa eğer “hastayım” diye geçiştirmek çoğunlukla tercih edilendir. İlk reglimiz herkesten saklanır, oğlan çocuklarının “erkekliğe” adım attıkları sünnet dünya aleme duyurulurken… Regl döneminde kirli hissederiz kendimizi, kimsenin yanımıza yaklaşmasını dahi istemeyiz. Vücudumuzdaki bu olağan durum gittikçe olağandışı bir hal kazanır ve “hasta”, “kirli”, “pis” oluruz.

Regl olmak tarihsel olarak kimi zaman yüceltilmiş çoğu zamansa yerin dibine sokulmuştur. Misal regl kanını tıpta ve (nitrojen bakımından zengin olduğundan) tarımda gübre olarak kullanan Antik Yunanlar, regl olmayı yüceltenlerdendir. Ancak bu ve benzeri örnekler çok azdır, çoğu dinin regl gören kadına dokunmayı yasaklaması kadının bedenine olan yabancılaşmasının zeminini hazırlayanlardandır. Erkek egemen sistem, din gibi daha pek çok aracıyla beraber kadının kimliği ve bedenine yönelik politikalarını devreye koyarken asıl olarak kadının ezen-ezilen ilişkisinde ezilen tarafta kalmasını amaçlamaktadır.

Nepal’de Roshani’yi öldüren erkek anlayış, her toplumda farklı şekillerde de olsa kadınları öldürüyor, kadınların beden ve kimliklerine yabancılaşmasına sebep oluyor.

Ancak kadın mücadelesinin bugünkü evresi, reglin “kötü”, “pis” ya da olağandışı bir dönem olmadığını pek çok eylemle beraber tekrarlıyor. İsviçre’de tamponun, İsviçre hükümeti tarafından “lüks tüketim ürünü” olarak sınıflandırılması ve % 8 oranında vergilendirilmesi üzerine kadınlar tarafından Zürih’te #happytobleed (iyi ki kanıyorum) sloganıyla gerçekleştirilen eylemden Londra maratonunda bacaklarından kan akarak koşan kadın sporcuya açık ki kadınlar iyi ki kanıyoruz demeye devam edecek.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu