Güncel

(Rojava’dan izlenim) Sara Mücadele Merkezi: “Acılarımız aynı”

Rojava/Qamişlo: Tüm dünyada kadınları sisteme bağlamak için kullanılan türlü yöntemlerin Suriye’de de Kürt halkına karşı devlet politikası olarak kullanıldığı bir sır değil. Kadınlar, özellikle televizyon aracılığıyla kendi kültürlerinden uzaklaştırılıyor; Türk, Arap, Hint, Avrupa kültürlerine özendirilerek bağımlı hale getiriliyorlar. Rojava’da geçirdiğimiz süreç zarfında; özellikle esmer kadınların beyaz tenli kadınlar gibi görünmek için çabaladığı misafir olduğumuz evlerde, sürekli Hint, Türk dizilerinin izlendiğini gördük. Erkekler çok eşli yaşarken, özellikle Arap milliyetinden kadınların bu durumu kabullenmesi de ayrı bir sorun.

Kadın mücadelesinin evveli olmasına rağmen kurumsal düzeyde yeni yeni şekillendiğini söyleyebileceğimiz Rojava’da Temmuz 2013 tarihinde şiddete ve tecavüze karşı Sara Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Merkezi kuruldu. Kadınların yaşadığı şiddete karşı güvenli bir şekilde yaşayabilmeleri için “yaşam evleri”ne sahip olan Sara, güvenlik dolayısıyla gece nöbet tutmuyor. Ancak diğer kadın örgütlerinin kadınlarla olan sıkı bağları sayesinde gece saatlerinde bir şiddet yaşandığında harekete geçerek başvuru alıyor, kadınları, adresi gizli yaşam evlerine yönlendiriyor. Sara ile planladığımız söyleşiyi kurum yöneticisi ile gerçekleştirdik. Rojava’da devrimin en büyük parçalarından biri olan kurumla yaptığımız söyleşiyi sizinle paylaşıyoruz.

 

“Kadınların acısı aynıdır”

– Sara ne zaman ve nasıl kuruldu?

Dilxaz Alim: 01.07.2013 tarihinde kurumsallaşma başladı. Kurumsallaşmadan önce 12 kişilik bir gruptan oluşuyorduk. Projelerimiz zaman geçtikçe daha da büyüdükçe kalıcı bir örgüt olmaya yani kurumsallaşmaya karar verdik.

– Peki Sara Kadın Evi’nin kuruluşundaki en büyük amaç ve araç neydi, kurulduğunda herhangi bir sorunla karşılaştı mı?

– Bu örgütün amacı şiddete maruz kalan ve tecavüze uğrayan kadınları korumak ve sorunlarını çözmektir. Bunun için kuruldu. Biz bağımsız bir örgütüz. Herhangi bir kuruma ya da ideolojiye bağlı değiliz.

– Bağımsız bir örgüt olmanız, kuruluş sürecindeki bir tesadüf müydü, yoksa özellikle tercih ettiğiniz bir biçim mi?

– Biz, bağımsız olmayı özellikle tercih ettik. Kim olduğunu; hangi düşünceden, ulustan, milliyetten olduğunu göz ardı ederek kadınlara destek oluyoruz. Bağımsız olmaz isek, bir ideolojiyi rehber edinirsek, kendini o düşünceye ait hissetmeyen kadınları kapsayamayız. O kadınlar da rahatlıkla bizden yardım isteyemeyebilir.

– Sara’nın kuruluş sürecini aktarabilir misiniz?

– Birçok kadın şiddete maruz kalıyordu ve kimse onları sahiplenmiyordu. Biz de tüm kadınları sahiplenme kararı aldık. Bağımsız, belli bir harekete bağlı olmamamızın en büyük nedenlerinden biri budur. Kadınların acısı aynıdır; hangi kimlikten, hangi siyasi düşünceden olduğu önemli değil. Rojava’nın buna ihtiyacı vardı.

– Çalışmalarınızda, kadınların ne tür sorunlarla karşılaştığını gözlemlediniz? Örneğin çok eşlilik…

– Toplumda çok sorun var. Çokeşlilik var evet ancak bu konuda kadınlardan çok başvuru almıyoruz. Kadınlar, en çok şiddete maruz kalıyor. Ancak en çok karşılaştığımız ve bizim daha çok yöneldiğimiz bir diğer sorun küçük yaşta evlilik. Küçük kız çocukları kendilerinden çok büyük adamlarla evlendiriliyorlar. Üzerinde en çok çalıştığımız bu sorun şu aralar. Bu örgütlenmenin diğer amaçlarından biri küçük yaşta evlenmeye karşı kadını bilinçlendirme, kadın haklarını öğretici çalışmalar yürütmektir.

 

Hedefleri tüm kadınlara ulaşabilmek!

– Bu eğitici çalışmaları nasıl yürütüyorsunuz? Kurum içinde eğitim çalışmalarınızı nasıl alıyorsunuz?

– Örgüt içinde bir eğitim çalışmamız oluyor. 2 haftada bir yaptığımız çalışmalardan sonra halka giderek birebir kadın sorunu tartışabiliyoruz ve tartışmalar sonucunda çıkan eksikliğe göre panel ya da eğitim çalışmaları belirliyoruz. Savaştan dolayı boşanma, namus adı altında şiddet olayları daha çok gündeme geliyor. Buna karşı olduğumuzu yaptığımız eylemlerle gösterdik. Daha sonra da yaşanan sorunlarla ilgili bir araştırma yaptık ve topladığımız bilgileri Kadın Bakanlığı’na ilettik.

– Ne kadar kadına ulaşabiliyorsunuz, bu konudaki hedefleriniz nelerdir?

– Var olan bütün kadın örgütleriyle ortaklaşmaya ve tüm kadınlarla iletişime geçmeye çalışıyoruz. Asıl hedefimiz bütün kimlikteki kadınlara ulaşabilmek ve ilk başta Rojava’da örgütlenebilmek. 15 Eylül tarihinde bir konferans gerçekleştireceğiz ve bu konferansta Afrîn ve Kobanê’deki kadınlar için neler yapabileceğimizi tartışacağız.

 

Hasêki ve Kobanê kadın sorununun en yoğun yaşandığı yer!

Sara ile yaptığımız söyleşimizin ardından bize son 6 aya ait ve diğer kantonları da kapsayan bir rapor hazırladıklarından bahsettiler ve bu raporu bizimle paylaştılar. Raporda dikkatimizi çeken şey kadın sorununun daha yoğun yaşandığı yerin Hasêki ve Kobanê olduğuydu. Hasêki’de 272, Kobanê’de ise 530 kadın tacize-tecavüze maruz kalmış ve aynı zamanda para karşılığında satılmış.

Son zamanlarda IŞİD’in saldırılarını daha yoğun bir şekilde, Hasêki ve Kobanê’ye yöneltmesinin sonucunda rakamların bu kadar yüksek çıktığını söylüyorlar. Tabii ki bunlar başvurabilen kadınların verdiği sayılar. Gerçek rakamın çok çok daha fazla olduğu konusunda fikir birliğine varıyoruz Sara ile.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu