“Sabrımızın son sınırındayız”
PAJK’lı tutsaklar, son dönemde Kuzey Kürdistan’da yaşanan cinsel istismar olaylarına ilişkin gönderdikleri mektupta, taciz ve tecavüzlerin uluslararası hukuk çerçevesinde “insanlığa karşı işlenmiş suç” olarak kabul edilmesi gerektiği belirterek, “Buradan devlet ve hükümet yetkililerini bir kez daha uyarıyoruz. Sabrımızın son sınırındayız. Toplumsal barışın seslendirildiği bu süreçte militarist güçlerin kadın kırımına yönelmesi kaygı vericidir. Hükümeti bir an önce bu insanlık suçunu durdurmaya ve yasal düzenlemeleri yapmaya çağırıyoruz” dedi.
Son dönemde Kuzey Kürdistan’da artan taciz, tecavüz ve cinsel istismar olaylarına ilişkin mektup aracılığı ile açıklama yapan PAJK’lı tutsaklar, devlet desteği ve gözetiminde yaşanan taciz ve tecavüz olaylarındaki artışın ve yargının bu insanlık suçuna karşı pervasız tutumunun kaygı verici boyutlara ulaştığını belirtti.
Kürdistan’da yıllardır, okullarda, kuran kurslarında cezaevlerinde erkek ve devlet ittifakıyla taciz ve tecavüzün yaşandığının ifade edildiği açıklamada, “35 yıllık savaş sürecinde, taciz-tecavüz iradeyi kırmak, teslim almak için bir işkence aracı olarak kullanılmışsa da son yıllarda militarist yapılar ve tüm devlet kurumları, hükümet ve yargının da desteğiyle taciz-tecavüzü bir silah gibi sistemli politika olarak kadınlara çocuklara ve özgür toplum arayışına yöneltilmiş durumdadır. Siirt’te okullardaki kız çocuklarına ‘Dağa çıkacaklarına fuhuş yapsınlar’ diyen zihniyet ile Pozantı ve Antalya cezaevlerinde erkek çocuklarına tecavüz eden zihniyet aynıdır, bir konseptin farklı mekanlarda zuhur etmesidir. Bingöl’de E.A’ya tecavüz eden askerler ile Cizre’de kuran kursu öğrencilerine tecavüz eden imam aynı faillerdir ve yargının failleri koruyan, saklayan, aklayan tutumu da aynıdır” denildi.
YETER ARTIK!
Kürt kadınları olarak sabırlarının son sınırında olduklarının belirtildiği açıklamada, “Kürt kadınları olarak sabrımızın son sınırındayız. İsyandayız! Artık yeter! Tecavüz insanlığa karşı işlenen bir suçtur ve suçluyu koruyan, aklayan da suça ortaktır. AKP hükümeti ve yargı yaşanan bu olaylar karşısındaki tutumuyla suça ortaktır. Buradan sesleniyoruz; en son Mardin Midyat’ta tecavüze uğrayıp intihara sürüklenen 20 yaşındaki N.F’nin katilleri belli yıllardır devlet denetiminde suç örgütüne dönüşen korucular, tecavüzü bir hırsızlık değerinde bile değerlendirmeyen güvenlik güçleri, tecavüzcüyü aklayan yargı sistemi ve bu sistemin politik yürütücüsü AKP hükümetidir. Katil bellidir. Katil korucu Veli İnan ve Abdulkerim İşler’dir ve onları koruyup kollayan tüm kurumsal mekanizmalardır. Yaşanan olaylar ve deneyimler göstermiştir ki, erkek-devlet ittifakı bir bütündür. Kadın düşmanlığı ve kırımı üzerinden iktidarını yükseltmektedir. Bu nedenle özellikle kendi öz gücümüzü, örgütlülüğümüzü, öz savunmamızı geliştirmek, yaşamsal haklarımızı kendimiz korumak zorundayız. Kadın mücadelesiyle uluslararası hukuka tecavüzün ‘insanlığa karşı işlenen suç’ tanımlaması çerçevesinde tüm uluslararası kurumları yaşananlara duyarlı kılmak ve sahip çıkmalarını sağlamalıyız. Kürdistan’da kadın ve çocuklar nezdinde insanlık suçu işleniyor. Fuhuş, uyuşturucu, taciz-tecavüz aynı kaynaktan üretilen kötülüklerdir. Yıkıcı yok edicidir. Erkeğin ve devletin tüm ölümcül şiddetine karşı isyanımızı örgütlülük, öz savunma ve mücadeleyle tamamlandığımızda çabalarımız özgürleştirilebilinir, yaşatabilir. Bu sadece kadınların değil tüm toplumun sorumluluğudur. Kendi çocuklarının tecavüzüne hiçbir toplum göz yummaz, yummamalıdır. Buradan devlet ve hükümet yetkililerini bir kez daha uyarıyoruz. Sabrımızın son sınırındayız. Toplumsal barışın seslendirildiği bu süreçte militarist güçlerin kadın kırımına yönelmesi kaygı vericidir” ifadelerine yer verildi.
Hükümeti bir an önce bu insanlık suçunu durdurmaya ve yasal düzenlemeleri yapmaya çağıran PAJK’lı tutsaklar, taleplerini şu şekilde sıraladı: “Kürdistan’da suç örgütüne dönüşen koruculuk lağvedilmeli, eğitim kurumlarında cinsiyetçi, asimilasyonist, ırkçı tutumlara zemin sunan tüm yapılar kaldırılmalı yapanlar yargılanmalı, gözaltı ve cezaevi koşulları insan onurunu koruyan standartlara kavuşturulmalı. Yaşanan taciz-tecavüz olayları ağır suçlar kapsamında ele alınıp cezalandırılmalıdır, N.F’nin failleri Veli İnan ve Abdulkerim İşler insan ölümüne sebebiyetten yargılanıp mahkum edilmeli, başta Bingöl’de E. A’ya tecavüz eden sanıklar olmak üzere, tecavüz sanıkları yargılanıp, ağır cezalara çarptırılmalıdır.”
DEMOKRATİK SİYASET ALANINA ELEŞTİRİ
Siirt’te iki kardeşin maruz kaldığı cinsel istismar olayına da değinen PAJK’lı tutsaklar, “Siirt’te iki kardeşin cinsel istismara maruz kalma olayı; demokratik siyasi alanın taciz-tecavüz, şiddet ve çocuk istismarını sadece kadın sorunu olarak görüp, kendi sorunu ve etkin mücadele alanı olarak görmemesinin bir sonucudur. Taciz-tecavüz, çocuk istismarı her kimden gelirse gelsin lanetliyor ve sonuna kadar hesap soranı olacağımızı belirtiyoruz. İçimize sirayet eden, devlet-erkek ittifakının ürünü tecavüz kültürünü öncelikle demokratik siyaset zemininde ortadan kaldırmak, yaşanan olaylar karşısında güçlü hesap sorucu olmak durumundayız. Yaşanan bu olay aynı zamanda demokratik siyaset alanının yetmez ve yüzeysel yaklaşımına da ayna tutar türdendir. Benzer olayların yaşanmaması için demokratik siyaset alanını sorumluluğa ve erkeğin kadın karşısındaki duruşunda devrim yaratmak için mücadeleye çağırıyoruz” vurgusu yaptı. (Kaynak: anf)