İstanbul YDK 8 Mart kararı üzerine
Kadının “güzellik” ölçüsünün “özgürlük” olduğu bir dünyanın mücadelesini veriyoruz.
Yeni Demokrat Kadın çalışmamıza başladığımız son 3 yıl içerisinde kadın sorunu üzerine daha derinlikli araştırmalar, okumalar, tartışmalar ve en önemlisi merkezimize kendimizi/kadını aldığımız kitle çalışmaları yaptığımızda bu gerçeklik tüm yakıcılığı ile kendini göstermiş; hatta dayatmıştır. 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’ne doğru ilerlerken, tüm bu tartışmalarımız devam ediyor hala. Ancak bu 8 Mart, İstanbul’da yeni birçok tartışmayı da beraberinde getiriyor.
Kadınların sokaktaki mücadelesi yükselirken; şiddette yaşanan artış, sosyal yıkım yasaları ile derinleşen yoksulluk, artan işsizlik; başta Kürt halkı olmak üzere sisteme muhalif tüm kesimlere dönük artan devlet terörü daha güçlü bir kadın mücadelesini zorunlu kılıyor. Çünkü tüm bu saldırılar, bizi daha çok etkiliyor ve sonuçları bizim yaşamımızı zorlaştırıyor.
Bu yüzden bu seneki 8 Mart’ta şiarlarımız bu konulardan oluşmalıdır.
Gündem oluşturma konusunda sıkıntı yaşamamamıza rağmen bu gündemleri “nerede” ve “nasıl” hayata geçireceğimiz konusunda aldığımız karar, buradaki tartışmalarımızın ana nedeni.
Nedir bu kararımız?
Söz konusu karar; bu sene yaptığımız toplantılar sonucu, son 5 senedir birlikte yürüdüğümüz Devrimci 8 Mart Platformu ile birlikte değil 8 Mart Kadın Platformu ile birlikte 8 Mart mitingi örgütleme kararıdır.
Şimdi bu kararı neden aldığımızı anlatalım:
1- Devrimci 8 Mart Platformu
Bu platform, senelerdir birlikte 8 Mart çalışması yürüttüğümüz değerli bir platformdur.
Ancak bu platformun kendi içerisinde kadın meselesine bakış açısında yetersizliklerin olduğunu düşünüyoruz. Kadının (doğru bir şekilde) “emekçi” olduğuna vurgu yapılması, ama bunun da ciddi oranda şekilsel kalmasının yanı sıra kadının kendisi bu kaygılar arasında yok olmaya yüz tutmuştur. “Emekçi” vurgusu bizim için de vazgeçilmezdir, ancak “emekçi”nin yanında kadının yok olması 8 Mart’ın sınıfsal özüne ve tarihine/ruhuna aykırıdır.
Bu platforma ilişkin tartışmalar bizim açımızdan yeni değildir.
Geçtiğimiz yıl 8 Mart hazırlık toplantılarında yaşadığımız tartışmalarla toplantılar tıkanıyor, bir türlü ortak bir dil tutturamıyorduk. 8 Mart’ın örgütlenişinde var olan yaklaşım ile 1 Mayıs’ı örgütleyen yaklaşım aynıydı. Oysa kadın ayrı bir gündem ve özgünlüğü olan bir konudur. Ve 8 Mart da emekçi kadının günüdür, dolayısıyla 1 Mayıs’tan da, Newroz’dan da farklıdır/farklı olmalıdır. (Bizim açımızdan tüm bu gündemlerden kadın vurgusu hep en önde olmalıdır. Bu ayrı bir tartışma konusu…) Kadın vurgusu “emekçi” yönü kadar öne çıkmalıdır. O süreçten beri bu konuda kendi içimizde tartışma başlamış oldu.
2- Halkların Demokratik Kongresi
Bugün devlet, saldırılarının merkezine Kürt halkını ve Kürt Ulusal Hareketini almış; katliam, gözaltı ve tutuklama terörü eşliğinde zulmetmektedir. Bizler zulüm karşısında durma zorunluluğunu taşıyanlar açısından devletin bu politikasına karşı duracağımız yer bellidir.
Bu konuyu çok uzun süredir tartışıyor ve Kürt halkının yanında olmanın, imha ve inkar saldırılarına kaşı birlikte mücadelenin önemini konuşuyoruz. Kuşkusuz bunu somut adımlarını da örgütlüyor ve içimizdeki şovenizm zehrine darbe vuruyoruz. HDK içerisinde yer alma üzerine yapılan tartışmalar da bunun en önemli ve pratik ayağıdır.
Bu genel gerçekliğin içerisinde Kürt kadın ve Kürt Kadın Hareketi ile ilişkilenme ve mücadeleyi birlikte örgütleme gibi özgün bir görev de YDK’nın omuzlarındadır. Bizler de bu görevimizi yerine getirmek amacıyla bir süredir HDK Kadın Meclisi ile görüşmeler alıyor ve toplantılara katılıyorduk. Burada 8 Mart gündemleştiğinde de HDK Kadın Meclisi, İstanbul 8 Mart Platformu’yla yürüme kararı aldı.
8 Mart ve “erkekli-erkeksiz” tartışması
Bu iki ayrı neden bizim bu sene özgülünde İstanbul 8 Mart Platformu’nda yer almamıza neden oldu. Ancak burada yer almamız, İstanbul’da tartışmalara neden oldu ve önümüzdeki süreçte de bu tartışmalar süreceğe benziyor. Çünkü her iki platformu birbirinden ayıran temel konu şimdiye kadar “erkekli-erkeksiz yürüme” endeksli hale gelmişti. Oysa bizim açımızdan böylesi bir tartışma söz konusu olmamalı.
Çünkü 8 Mart, emekçi kadın günüdür ve bugün için yapılacak tartışmalar kadınların gündemine dair olmalıdır. YDK açısından 8 Mart’ta erkek yoldaşlarla yürüme bir “ilke” meselesi değildir. Bizim için ilke, kadına dair politikalarımızı 8 Mart’ta en güçlü nerede ifade edebilmektir. Bu, dün Devrimci 8 Mart Platformu idi, bugün kadın platformu yarın da tek başımıza…
Bu konular dogmatik ele alınacak konular değildir.
Peki, 8 Mart, devrimci erkeklerin gündemi değil midir? Kesinlikle devrimci erkeklerin de gündemidir ve 1 Mayıs ya da Newroz gibi gündemlerde oluşan duyarlılık, yoğunlaştırılmış kitle çalışması vs. 8 Mart hazırlıklarında da olmalıdır. Devrimci bir erkeğin 8 Mart’a duyarlılığı, onun 8 Mart miting alanına gelip gelmemesi ile sınırlı bir konu değildir.
Unutulmamalı ki, amacımız 40. yılımızda her süreci daha örgütlü ve daha coşkulu geçirmek…
Başarılar…
(İstanbul’dan Bir YDK’lı)