Suzan Zengin’i ölümsüzlüğe uğurladık
Yeni Demokrat Kadın tarafından Suzan Zengin’in ölümü ile ilgili açıklama:
Bugün hepimiz için zor bir gün… Bugün yoldaşımızı, dostumuzu, ablamızı, annemizi, sevgilimizi sonsuzluğa uğurladığımız en zor gün. Biz ondan insan hakları mücadelesinin, insan olma mücadelesi olduğunu öğrendik. Biz ondan Hindistan’ı, Filipinler’i; buralardaki halkın düzene karşı mücadelesini öğrendik. Enternasyonalizm mücadelesi nedir, onu öğrendik. Biz ondan devrimciliği, gazeteciliği öğrendik. Bir işçiye ses kayıt cihazını uzatmanın, ne büyük bir devrimci faaliyet olabileceğini öğrendik. Suzan Zengin, mücadelemizin her alanında emeği ve alınteri olan bir yoldaşımızdı. Ancak Yeni Demokrat Kadın mücadelesine hapishane koşullarından kaynaklı çok dahil olamadı belki ama, o, çok önemli bir şeyi başardı: Yıllardır emek verdiği ve içinde bulunduğu her mücadele alanının kadın yüzü/kadınlaşan yüzü oldu. Yeni Demokrat Kadınlar olarak bugün burada Suzan Zengin gibi bir devrimcinin, kadın bir devrimcinin yoldaşı olduğumuzu ve bize bıraktığı mücadelesini omuzlarımızda taşıyacağımızı büyük bir onurla söylüyoruz. Suzan yoldaş, seni kadınların kurtuluş mücadelesinde yaşatacağız!
Unutulmayacak bir çınarı ölümsüzlüğe uğurladık ölümsüzlüğün mücadelemizin değeri olacak Suzan yoldaş! Ölüm adın hain olsun Her dalında bilge, duruşunda heybet, varlığında tarihi ile Kuru bir fidanı değil koca bir çınarı aldın bizden Ölüm adın kalleş olsun ve onunla yürüdüğümüz yolda diz çökmediğimizi anlayasın
Kartal: 12 Ekim günü ölümsüzlüğe uğurladık Suzan Zengin yoldaşımızı. Bir ölümsüzlük ancak bir insana bu kadar yakışabilir. Ardından atılan sloganlar ancak bir insana bu kadar yakışabilir. Uzun ve soluksuz bir mücadelenin koca çınarıydı o. Her anıyla direngenliğin sembolü, inancıyla onurlu mücadelenin bir neferiydi. O herkesin Suzi’siydi. 28 Ağustos 2009 sabahı evi polis tarafından basılmış ve bir komplo sonucu tutuklanmıştı. 1 yıl 10 ay boyunca boyunca tamamen keyfi ve hukuksuz bir şekilde Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesinde tutuklu kalan Suzan yoldaşın birçok kronik rahatsızlığı bulunuyordu. Sağlık sorunlarının tedavisi için yürütülen tüm çabalar, devrimci-yurtsever tutsakları ölüme terk eden zihniyetin kalın duvarları ile karşı karşıya kaldı. Hapishane koşullarının tetiklediği ağır sağlık sorunları nedeniyle açık kalp ameliyatı olan Suzan yoldaş, yoğun bakımda 17. günde ölümsüzleşerek aramızdan ayrıldı. 14 Ekim günü Suzan yoldaşı uğurlamak için Aydınlı Cemevinde bir araya geldik. Cemevi önünde “Devrim şehitleri ölümsüzdür, Suzan Zengin yaşıyor/Partizan”, “Hapishanelerde tecrid tredman öldürmeye devam ediyor/Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri” yazılı pankart açan kitle “Suzan yoldaş kavgamızda yaşıyor”, “Suzan zengin ölümsüzdür” ,“devrim şehitleri ölümsüzdür” sloganları eşliğinde Aydınlı sokaklarında yürüyüş gerçekleştirdi. Mahalle halkının oldukça ilgi gösterdiği eyleme Suzan’ın dostları,arkadaşalrı ve yoldaşalrı katıldı. Oldukça yoğun bir katılımın olduğu cenaze töreninde kitle, tüm öfkesiyle hapishanelerde uygulanan tecrid-tredman saldırısını protesto etti. Yapılan yürüyüşün ardından Suzan yoldaş sloganlar eşliğinde, Aydınlı mezarlığına defnedildi. Defin sırasında TKP/ML militanları da Suzan yoldaşı Proletarya Partisinin şehitleri ile kızıllaştırılmış bayrağına sardı. Suzanın mezarı resimleri,kırmızı karanfiller ve Partizan falmaları ile süsülendi. Ve elbette yaşamının önemli bir bölümünü ayırdığı gazeteciliğin simgesi fotoğraf makinesi. Suzan son yolculuğuna fotoğraf makinesi ile çıktı. Defin işlemlerinin ardından anma programına geçildi.
Suzan’ın silahı, fotoğraf makinesi ve kalemiydi! Program Özgür Gelecek gazetesi adına gazete çalışanımız Toğay Okay’ın konuşması ile başladı. Konuşmada, Suzan Zengin’in faaliyet yürüttüğü bölgede halkla çok sıcak ilişkiler kurduğu, 52 yıllık yaşamının önemli bir bölümünü mücadele içinde geçirdiği, devrimci bir gazeteci olarak işçi ve emekçilerin mücadelesi ile omuz omuza olduğunu dile getiren çalışanımız, Suzan’ın ilk defa 90 Harbiye bir Mayıs’ında gözaltına alındığı sonrasında ise defalarca gözaltına alınarak işkencelerden geçirildiğini dile getirdi. Okay, Suzan Zengin’in en büyük silahının devrimci bir gazeteci olarak fotoğraf makinesi ve kalemi olduğunu dile getirerek Suzan’ın ülkemizde yaşanan gelişmelere karşı duyarlı olan, eylemler-basın açıklamaları örgütleyen bir devrimci olduğunu altını çizdi. Suzan Zengin’den yoğun bir emekle ördüğü zengin bir devrimci gazetecilik miras aldıklarını söyleyen Okay “Bu mirasa sahip çıkacağız, bu yoldan ayrılmayacağız” dedi. Konuşmanın ardından Suzan Zengin şahsında bir dakikalık saygı duruşu gerçekleştirildi. Duygulu anların yaşandığı anmada Partizan adına bir açıklama gerçekleştirildi. Yapılan açıklamada Suzan Zengin’in her anı emek, özveri ve mücadele ile geçen yaşamı anlatıldı. Suzan Zengin’in ölümünün “normal” bir ölüm olmadığını dile getiren Partizan, Suzan’ın egemenlerin tecrit ve tredman politikalarının ve devrimci basına yönelik düşmanlığının-sonucunda, devlet tarafından ölüme terk edildiğinin-öldürüldüğün altını çizdi. Konuşma boyunca kitle sık sık “Devrim şehitleri ölümsüzdür”, “Suzan Zengin Ölümsüzdür” sloganlarını haykırdı. Anma’da, Ezilenlerin Sosyalist Partisi Genel Başkan Yardımcısı Hülya Gerçek, Proleterce Devrimci Duruş adına Nevin Berktaş, Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu sözcüsü Necati Abay, Yeni Demokrat Gençlik, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Pınar Sağ, Halkın Günlüğü Gazetesi ve ATİK söz alarak Suzan Zenginle ilgili düşüncelerine paylaştı. Anmaya, DHF, Halkevleri, Kaldıraç, Araştırmacı- Yazar Ragıp Zarakolu, , Emekli-Sen Kartal Şube, Limter- İş, Mücadele Birliği Platformu, BDP, Belediye- İş Sendikası 2 No’lu Şube, Deri-İş Sendikası Genel Merkezi, İHD, Munzur Çevre Derneği, DDSB’de katılarak devrimci dayanışmanın güzel bir örneğini sergiledi. Anmada devrimci yurtsever basında Suzan yoldaşı yalnız bırakmadı. Atılım, Kızılbayrak, Dicle Haber Ajansı, Özgür Radyo, Mücadele Birliği destek verdi. Anma sonrasında Suzan yoldaşın ailesi tarafından yemek verildi.
Anmada Partizan adına yapılan açıklamanın tamamı aşağıdadır: Değerli dostlar ve yoldaşlar, 12 Ekim gecesi bir yoldaşımızı, canımızdan bir parçamızı daha sonsuzluğa uğurladık. 26 Eylül günü kalp ameliyatı olan ve 17 gündür ölüme direnen Özgür Gelecek gazetesi Kartal Temsilcisi Suzan Zengin’i kaybetmiş olmanın derin üzüntüsünü tüm dostlarımızla paylaşıyoruz. Suzan yoldaşımız için paylaştığımız tek his üzüntü değil elbette. O, aynı zamanda 52 yılın önemli bir bölümüne sığdırdığı emekle yoğrulmuş devrimci yaşamıyla biz yoldaşlarını gururlandırmaktadır. Emekle yoğrulmuş bu yaşamda neler yoktu ki! Onu tanıyan herkes bilir. Çünkü İstanbul’da hemen hemen tüm demokratik alan faaliyetlerinde yer almıştır. 1959 yılında Sivas’ta başlayan yaşam öyküsü 1970 yılında 11 yaşındayken gittiği Almanya’da genç yaşlarında Türkiyeli ve İranlı mültecilerin sorunları ile ilgili yaptığı çalışmalarla adımını attı demokratik faaliyetlerine. Ardından 1989 yılında döndüğü Türkiye’de Pendik Halkevi başkanlığını yürütürken yolunun kesiştiği devrimci örgütlerle ilişkilenmesi, ardından Partizan’ın düşünceleriyle tanışması ve benimsemesiyle yaşamı da yeni bir evreye giriyordu. Örgütlü bir insan olarak, önce Ütopya Kültür Merkezi’nin kurulmasında en büyük emeği harcamış ardından da Tohum Kültür Merkezi çalışmasının içinde yer almıştır. Hapishanelere yönelik devletin saldırılarının arttığı bir dönemde Partizan Şehit ve Tutsak Aileleri faaliyetinde yer alan Suzan yoldaş, bu süreçte hapishaneler dışında birçok yoldaşımızın cenazesini şehit düştükleri yerlerden alan, onları omuzlarında taşıyan yoldaşlarımızdan biridir. Bu çalışma sırasında aynı zamanda İnsan Hakları Derneği Cezaevi Komisyonu’nun da aktif üyelerindendir. 2003 yılında ise Türkiye’de de seksiyon örgütü kurulan Halkların Uluslararası Mücadele Ligi’nin ilk çalışanlarındandır Suzan yoldaş. Ve ardından yaşamını yitirdiği güne kadar Özgür Gelecek gazetesinin önceli İşçi-köylü gazetesinin Kartal Büro temsilciliğini yürütmüştür. Suzan yoldaş, devrimci, sosyalist basın kimliği ile işçi ve emekçilerin direniş ve eylemlerinin yanı başında, onlarla omuz omuzaydı. Fotoğraf makinesi ve kalemi ile işçi havzalarının ve emekçi semtlerin her daim ayrılmaz bir parçası, öfkelerinin, özlemlerinin ve umutlarının; emeğine ve geleceğine sahip çıkmak adına yürüttükleri işgallerin ve grevlerin sesiydi. Ki bu durum devletin de “gözünden kaçmamıştır” ki 28 Ağustos 2009 sabahı evi polis tarafından basılmış ve bir komplo sonucu tutuklanmıştır. Yaklaşık iki yıl boyunca tamamen keyfi ve hukuksuz bir şekilde Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu kalan Suzan Zengin’in birçok kronik rahatsızlığı bulunuyordu. Hastalıklarının tedavisi için yürütülen tüm çabalar, devrimci-yurtsever tutsakları ölüme terk eden zihniyetin kalın duvarları ile karşı karşıya kaldı. Nitekim tutsak düşmeden önce hiçbir kalp rahatsızlığı bulunmamasına karşın çıktığında ameliyat olmasını zorunlu haline getiren bu hastalığa da yakalanmıştı. Ve tahliyesinin üzerinden 4 ay dahi geçmeden ameliyat olmak zorunda kalmıştı. Suzan’ı tanıyan herkes ne kadar inatçı olduğunu bilir. O doğru bildiğini düşündüğü her konuda sonuna kadar ısrarcıydı ve doğru bildiklerinin dışında hiçbir şeyle uzlaşmazdı. Ve onun yaşaması gerekiyordu. Çünkü devrim mücadelesi için daha yapacağı çok şey vardı. Ciddi sağlık sorunları belki elini kolunu bağlayacaktı ama o elinden ne geliyorsa bu dava için onu yapacaktı. Devrim mücadelesi için, yaşanılabilir bir dünya için ve elbette çok sevdiği ailesi için yaşaması şarttı. Tüm inatçılığı ile 17 gün direndi. Umutlarımız, dileklerimiz ve de inancımız bu savaşı da başarıyla kazanacağı yönündeydi. Ama olmadı. Ardından dolu dolu onurlu bir yaşam bırakarak sonsuzluğu adımladı. Bu onurlu yaşamda emekçiliğinden, fedakarlığından, dürüstlüğünden, her ne yaşarsa yaşasın yoldaşlarına ve davasına bağlılığından öğreneceğiz. Suzan yoldaşın ölümünü doğal bir ölüm olarak kabul etmemiz mümkün değil. O, 2 yıl boyunca kaldığı hapishanede uygulanan tecrit ve tretman politikalarının, hasta tutsakların tedavisini engelleyerek onları ölüme mahkum eden zihniyet tarafından katledilmiştir. O, kendisine yönelttikleri komplo teorileri ile gözaltına alan polis, polis fezlekeleri ile tutukluluk sürecini elinden geldiğince uzatan mahkeme heyeti tarafından katledilmiştir. Kısacası yoldaşımızı aramızdan devlet almış ve hesabı sorulacaklar listesine bir çentik daha atmıştır. Ve son sözlerimiz sana olsun Sevgili Suzi. Seni unutmayacağımıza, unutturmayacağımıza, tüm güzel yönlerini rehber edineceğimize tüm değerlerimiz üzerine söz veriyoruz. Yoldaşların, ailen ve tüm dostların seninle gurur duyuyor. Devrim şehitleri ölümsüzdür! Suzan yoldaş ölümsüzdür! Sosyalist basın susturulamaz! PARTİZAN |