“Tutsaksan, devrimciysen, kadınsan her türlü işkenceyi hak ediyorsun”
OHAL’in ardından devletin saldırı adreslerinden ilki olan hapishaneler son zamanlarda işkence, cinsel saldırılar, sürgün sevkler ve birçok hak ihlali ile gündeme geldi. Daha önce Sincan Kadın Hapishanesi’nde tutulan, ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü ve TKP/ML dava tutsağı Resmiye Vatansever, Yeni Demokrat Kadın’a yazdığı mektupta sürgün edildiği Silivri Hapishanesi’ndeki uygulamaları yaptı. Erkek personel tarafından saldırıya maruz kaldığını belirten Resmiye, “Kafalarındaki algı ‘tutsaksan, devrimciysen, kadınsan her türlü saldırıyı, işkenceyi hak ediyorsun’ şeklinde” diyor.
14 Ağustos Pazar günü Sincan’dan Silivri Hapishaneleri Kampüsü’ne sürgün edilen TKP/ML dava tutsakları Resmiye Vatansever ve Deniz Tepeli burada ilk andan itibaren “bilindik” saldırılara maruz kaldıklarını belirttiler.
“Bir tek kuşlarımı alabildim”
“Kimlik bilgisi ve kişisel sorulara cevap vermemiz istendi. Hiçbirine cevap vermedik. Elimize isim tabelası verilerek fotoğrafımızı çekmek istediler. Kabul etmedik. Erkek ve kadın gardiyanlardan oluşan bir kalabalık başımı zorla tutarak beni sabit tutmaya çalışarak, bazıları da isim tabelasını önümde tutarak vesikalık türü bir foto çektiler. Sonra arama yapılacak alana alındık. Öncesinde başgardiyan ve oradaki gardiyanlara devrimci tutsaklar olduğumuzu ve kesinlikle kendimiz hakkında sorulan hiçbir soruya cevap vermeyeceğimizi, fotoğraf çektirmeyeceğimizi, parmak izi vermeyeceğimizi, çıplak arama yaptırmayacağımızı belirtmiştik” diyen Resmiye gardiyanların tacize varan arama yaptıklarını söyledi.
Eşyalarının hiçbirinin kendilerine verilmediğini, bir tek kafesi ile birlikte kuşlarını alabildiğini söyleyen Resmiye, sürgün sevkleri sloganlarla protesto ettikleri için erkek gardiyanlar tarafından saldırıya uğradıklarını belirttiler.
“Başka bir tutsağı görmek mümkün değil”
Silivri’nin mimari yapısının daha önce görmediği bir şekilde olduğunu, çoğunluğunun tek kişilik hücrelerden oluştuğunu ve bunların da havalandırmasının tek kişilik olduğunu belirten Resmiye “Başka bir tutsağı görmek mümkün değil. Üç kişilikler de ise havalandırmaya açılan hücre kapıları sayımla açılıp kapanıyor. Bu nedenle havalandırma saatleri dışında oradaki tutsaklar da tek kalıyor. Şu anda burada bulunan kadın tutsaklardan üç tane hasta (durumları ağır, biri kanser hastası, biri böbrek nakli olmuş) tutsak dışındaki tüm hükümlüler tek kişilik hücrelerde tutuluyor” diyerek orada tutulan diğer kadın tutsakların durumundan bahsetti.
Ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü kadın tutsak olarak orada kendisi ve yoldaşı Deniz Tepeli’nin olduğunu ve ilk geldikleri andan itibaren kendilerine ağırlaştırılmış koşulları uygulanmaya başlandığını aktaran Resmiye “Günde 1 saat (13.00-14.00 arası) havalandırmaya çıkarılıyoruz. Havalandırma yaklaşık bir hücre büyüklüğünde. Ve burada da kamera var. Deniz’le ikimizin hücresi yan yana. Tek duvar var aramızda. Etrafımızdaki tüm hücreler boş. Zaten en dipteyiz. O nedenle havalandırma tarafında hücre de yok. Diğer taraflar da özellikle boş bırakılmış” diyerek kendilerine uygulanan tecriti anlattı.
“Burada her şey erkeklere yönelik…”
Silivri’de işleyişin çok sorunlu olduğunu, kadın tutsakların buraya aniden getirildiği için her şeyin hala erkeklere yönelik olduğunu belirten Resmiye eşyalarının birçoğunun daha verilmediğini de ekledi.
“Mektuplar, takı vb. malzemeler, kitap, dergi ve daha birçok şey verilmedi. Zaten bazı gazeteler Silivri kampüsü geneline hiç gelmiyormuş. Buraya bizden önce getirilen arkadaşlar daha önce hiç devrimci basın almamışlar” diyen Resmiye ilerleyen süreçte yayın yasakları, havalandırma süreleri, eşya sınırlaması vb. sorunların derinleşeceğe benzediğini vurguladı.
“Mimari yapı gözetleme ve tacize yönelik…”
Silivri’nin mimari yapısının gözetleme ve tacize yönelik olduğunu, gelir gelmez havalandırmadaki kameranın kaldırılması için dilekçe yazdıklarını söyleyen Resmiye “Yattığımız yatak ve hücrenin içi havalandırmadaki alt kat ve üst katta bulunan pencereden bakıldığında görünüyor. Hücrenin havalandırmaya bakan penceresini herhangi bir şeyle kapatmamıza izin vermiyorlar. Kapattığımızda girip açıyorlar. Gece ve sabah erken saatlerde hücre kapısı kilitli mi diye kontrol ediliyor. Havalandırma kapısının sayımlarda yapılan kontrolünü hücrenin içine girip yapıyorlar. Üst araması ile ilgili sorunlar da devam ediyor. Elle arama zaman zaman taciz boyutuna varıyor. Fiziki müdahaleleri de erkek personel yapıyor. Ben iki kez bu şekilde saldırıya uğradım” diyerek yaşadıkları uygulamaları anlattı.
“İşkence ve erkeklik konusunda özel eğitim almışlar”
Koridora çıktıklarında ve sayım sırasında slogan atma eylemlerine başladıklarını söyleyen Resmiye mektuplarının engellendiğini, telefon görüşmelerinde yaşadıkları sorunları anlattıklarında ise hem kendisinin hem de Deniz’in telefonlarının kesildiğine değinen Resmiye “Geldiğimizden beri birçok yere dilekçe yazdık. Müdür görüşmüyor. Dilekçeler işleme alınmış anladığım kadarıyla ama bir sonuç çıkacağını zannetmiyorum” diyor mektubunda.
Resmiye mektubunun sonunda ise Silivri’de devletin erkek yüzünü şöyle anlatıyor: “Hakkımızı aradığımızda gardiyanlar bize ‘biz devletiz, devlete ayıp olmaz’ vb. şeyler de söylüyorlar. Erkek personelle tartıştığımızda ‘kadınların bize gücü yetmez” diyorlar. Kafalarındaki algı ‘tutsaksan, devrimciysen, kadınsan her türlü saldırıyı, işkenceyi hak ediyorsun’ şeklinde. Bu yönde özel eğitim aldıkları da anlaşılıyor.”