Güncel

UCUZ İŞGÜCÜ ORANI DEVLETİN SAKLAYAMAYACAĞI KADAR YÜKSEK

Türkiye’de de kadınlar ucuz iş gücü olarak çalıştırılmaktadır. İş yaşamına katılım oranı zaten çok düşük  olan kadınların emeğinin erkeklere oranla daha düşük miktarlarla ücretlendirilmesi tesadüf değildir. Aksine erkek egemen sistemin yerleşmiş bir politikasıdır. Tam da bu konu üzerinde, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü tarafından açıklanan rapor dahi bize gerçekleri açık biçimde göstermektedir.

Rapora göre kadınların işgücüne katılma oranı 1990 yılında yüzde 34,1 civarındayken, 2002 yılında yüzde 26.9, 2004 yılında yüzde 25.4, 2009 yılı için yüzde 26’dır. Yine 2009 yılı verilerine göre; kente göre (yüzde 22,3) kırsal alanda daha çok kadın işgücüne katılıyor (yüzde 34,6) gibi görünse de kırdaki 100 kadından 84’ü tarım kesiminde ve bunların yüzde 77’si herhangi bir ücret almaksızın ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır.

Türkiye geneline baktığımızda 2009 yılı verilerine göre kadın istihdam oranı yüzde 22,3’tür. Ülkemizde 2009 yılı verilerine göre istihdama katılan kadınların yüzde 41,7’si tarım sektöründe, yüzde 14,6’sı sanayi sektöründe, yüzde 43,7’si ise hizmet sektöründe çalışmaktadır. İşteki durumları açısından bakıldığında 100 kadından sadece 12,8’i kendi hesabına ve işveren konumunda çalışmakta, 51,1’i herhangi bir ücret ya da yevmiye karşılığında çalışmakta ve 34,8’i ücretsiz aile işçisi olarak çalışma yaşamında yer almaktadır.

Ayrıca, köyde işgücü içinde görülen kadın kente geldiğinde yeterli eğitim ve mesleki bilgi-beceriye sahip olmaması nedeniyle kent işgücü piyasasına girememekte, işgücü dışında kalarak genellikle ev emekçisi olmaktadır.

Yine raporda “işgücüne katılmayan 100 kadından 62’si işgücüne katılmama nedeni olarak “ev kadını” olmalarını göstermektedir. “Hem kırda hem de kentte kadının işgücüne katılımını azaltmaktadır” denilerek egemenler bu işsizliği kadınların kendi tercihiymiş gibi gösterip bir anlamda kendini aklamaktadır.

Toplumsal cinsiyet olgusunun kadına yüklediği misyon ve bu doğrultudaki politikaları, bazı sektörlerin “kadına uygun” olarak algılanmasını sağlamıştır. Kadın işgücünün en çok istihdam edildiği alan hizmet sektörü olup bu sektördeki iş alanlarından bazıları özellikle “kadınlar için uygun alanlar” olarak toplumsal kabul görmüşlerdir. Sanayi sektörü, özellikle imalat sanayi halen kadın işgücünün oldukça sınırlı olduğu bir sektör olma özelliğini korumaktadır.

Oysa aynı sektörde tekstil, gıda, hazır giyim gibi emek yoğun sanayi dalları için kadınlar halen tercih edilen işgücü konumundadır. Her iki sektörde de özellikle kayıt dışı işyerlerinde yoğunlukla kadın ve çocuk işgücü her türlü sosyal hak ve güvenceden yoksun şekilde çalıştırılmaktadır.

İstihdamda yer alan 100 kadından 58’i herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna kayıtlı olmaksızın çalışmakta, bunların da yüzde 56’sını ücretsiz aile işçisi olarak çalışan kadınlar oluşturmaktadır. Ücretli veya yevmiyeli çalışan kadınların yüzde 26,6’sı, işveren kadınların yüzde 31,2’si, kendi hesabına çalışan kadınların yüzde 91,2’si herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna bağlı olmaksızın çalışmaktadır.

Kayıt dışı çalışma Türkiye genelinde yüzde 43,8 olup, kırsal kesimlerde 2000 yılında yüzde 73,8 (kadın yüzde 91,4; erkek yüzde 64) ve kentsel yerlerde yüzde 28,8 (kadın yüzde 30; erkek yüzde 28,5) iken; 2009 yılında kırsal yerlerde yüzde 68 (kadın yüzde 87,6; erkek yüzde 57,3) ve kentsel yerlerde yüzde 30,9 (kadın yüzde 34,8; erkek yüzde 29,7) dir. Bu oran tarımsal faaliyetlerde 2009 yılında yaklaşık yüzde 85,7 iken, tarım dışı faaliyetlerde yaklaşık yüzde 30’dur.

Bu durum, kayıt dışılığın daha çok kırsal bölgelerde tarımsal faaliyetlerle uğraşanlarda özellikle de ücretsiz aile işçilerinde yoğunlaştığını göstermektedir. 2009 yılında kayıt dışı olarak ücretsiz aile işçisi

 konumunda tarımsal faaliyetlerle uğraşanların yüzde 21,9’unu erkekler oluştururken; yüzde 78,1’ini kadınlar oluşturmaktadır.

Kaynak: www.ksgm.gov.tr

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu