İzmir’de 8 Mart mitinginden notlar…
İzmir: 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü İzmir’de 4 Mart Pazar günü Gündoğdu Meydanı’nda gerçekleştirilen bir mitingle karşılandı.
YDK, DÖKH, EHP’li Kadınlar, SDP’li Kadınlar, EMEP’li Kadınlar, EDP’li Kadınlar ve ESP/SKM başta olmak üzere birçok kadın örgütünün katıldığı miting de HDK Kadın Meclisi de pankart açtı. Cumhuriyet Meydanı’nda toplanan binlerce kadın “Jin, jiyan, azadî”, “Erkek vuruyor devlet koruyor” vb. sloganlarla miting alanına yürüdü.
Miting ilk olarak “Şehit namırın” sloganıyla devrim ve sosyalizm mücadelesinde şehit düşenler için saygı duruşuyla başladı. Daha sonra tertip komitesi adına Kürtçe ve Türkçe basın metni okundu. Metinde “Hayatın yarısıyız diyerek alanları doldurduk. Yaşam hakkımıza el konuluyor, nişanlı-sevgili-eş-baba tarafından öldürülüyoruz. Okulda, sokakta, işyerinde; yaşamın her alanında tacize uğruyoruz. İşten çıkarılan ilk biz oluyoruz. Yaşanan katliam, taciz, tecavüz davalarında tarafız, kadınlardan yanayız. Yaşasın 8 Mart, yaşasın örgütlü mücadele!” denildi. Basın metnini okunmasının ardından Süryani kadınların mesajı okundu.
Mitingde ayrıca milletvekili Sebahat Tuncel de katılarak bir konuşma yaptı. Mitingde daha sonra MKM Çocuk Folklor Ekibi ve son olarak MKM sanatçısı Dilan sahne aldı.
Brexistin be!!!
İzmir YDK olarak mitinge “Kadın cinayetlerine, şiddete, tacize, tecavüze karşı örgütlen! Brexistin be!” pankartımız; Çiğdem Yılmaz, Suzan Zengin ve Beşler’in resimlerinin olduğu dövizlerle katıldık.
Özgür Gelecek gazetesi de mitinge katılan kadınlarla 8 Mart üzerine kısa röportajlar yaptı. İşte o söyleşilerden birkaçı:
“Her gün 8 Mart her gün mücadele günü olmalıdır!”
Nazlı: Kadınlar binyıllardır eziliyor, ikinci cins olarak görülüyor. Annem de dahil tüm kadınların burada olmasını isterdim. Eşini, sevgilisini, abisini bahane etmeden buraya gelmeliler. Çünkü biz kadınların binlerce yıllık ezilmişliğini ancak örgütlü mücadele kurtaracak!
Ezgi Ceren Ağtaş: Biz EHP’li kadınlar iki yıldır kadın cinayetlerini durdurmak üzere okullarda, sokaklarda çalışma yürütüyoruz. Şiddete, tacize, tecavüze uğrayan kadınların davalarını takip ediyor; adliye önlerinde eylemler yapıyoruz. Ülkemizde yaşanan cinayetler, erkek egemen sistemin kadınlara bakış açısını gösteriyor. Kadınların yaşadığı tüm ezilmişliğe karşı vermesi gereken mücadele örgütlü mücadeledir. Bu yüzden tüm kadınları örgütlenmeye alanları doldurmaya çağırıyoruz.
Süreyya Demircan: Kadınlara özgürlük istiyoruz. Serok’a özgürlük istiyoruz. Zulümlerin durmasını, kadınlara reva görülen tüm uygulamalara son verilmesini de. Her gün 8 Mart her gün kadınlar günü olsun!
İran Çapa: Kürt sorununun çözümünü ve Öcalan’a özgürlük istiyoruz. Kürt ve Türk halkı kardeştir. Yükseltilmek istenen milliyetçiliğe karşı herkes halkların kardeşliğini savunmalı. 8 Mart biz kadınlar için çok önemli bir gün. Ancak kadınların katledildiği, her gün hakarete, tacize maruz kaldığı ülkemizde; kadınların özgürlük mücadelesi bir güne sığdırılamaz o yüzden her gün 8 Mart, her gün mücadele günü olmalıdır.
Viyan: Binlerce kadın arkadaşımızın dağlarda verdiği mücadeleyi biz de şehirlerde ve metropollerde veriyoruz. Özgürlük Hareketi, biz kadınların da silkinip ayağa kalkmasını sağlamıştır. Bugün bize düşen verilen bu mücadeleyi yükseltmektir. Kadınız, umutluyuz, direnerek kazanacağız.
Dilan: Kadınlar 3 taraftan eziliyor; erkekler, devlet ve sistem. Yani kadınlar bu üç saldırıya karşı mücadele veriyor. Bunlara karşı etkili bir mücadelenin tek yolu örgütlü mücadeledir. Kadının özgürlüğü toplumun özgürlüğüdür. Çünkü kadın toplumda ikinci cins olarak görülüyor. Oysa erkekler bizden ne daha zeki ne de daha çalışkan. Eşit, özgür bir toplum için kadınların özgürlüğü olmazsa olmazdır.
Kadınların kurtuluşu devrimdedir. Kadınlar sistemin kirli oyunlarına alet edilmek isteniyor. Her gün şiddete uğrayan kadınlar özgürlüğü için örgütlenmeli ve bilinçlenmelidir.
Bir YDK’lı: Çalışan bir Kürt kadını olarak; yılda sadece bir gün içinde kadınların kurtuluşu ve özgürlüğü için verilen mücadele yetersizdir. Bu yüzden her gün 8 Mart, her gün mücadele günü olmalıdır. Biz çalışan kadınlar; gündüz işte çalıştığımız, yorulduğumuz yetmiyormuş gibi bir de akşam eve döndükten sonra çalışıyoruz, yoruluyoruz. Çocukların bakımı, evin yapılması gereken işleri vs. yapıyoruz. Üstelik ucuz iş gücü olarak görülüyor ve çalıştığımız işyerinde kriz vb. süreçte ilk çıkarılan biz oluyoruz. Oysa yaptığımız iş hafife alınmayacak kadar büyük ve önemli. Bu durum erkek egemen sistemin bize bakış açısıdır. Bu çürümüşlüğe bu zihniyete karşı bizim tavrımız da net olmalı; yani örgütlü mücadele olmalıdır.